(Arter) Cengiz Çekil’in “Bugün de Yaşıyorum” Adlı Retrospektif Sergine Ev Sahipliği Yapıyor!

Cengiz Çekil, 1200 Saat, 2005

Cengiz Çekil’in resim, baskı ve yerleştirme gibi farklı mecralarda ürettiği eserlerinden oluşan “Bugün de Yaşıyorum” adlı retrospektif sergisi, Eda Berkmen’in küratörlüğünde 9 Şubat’tan itibaren Arter’de sanatseverlerle buluşuyor. Sergi, sanatçının 1970’li yılların başlarından 2015 yılındaki vefatına uzanan pratiğine derinlikli bir bakış sunuyor. 


“Bugün de Yaşıyorum”
Sergi

Sanatçı: Cengiz Çekil
Küratör:
Eda Berkmen
Tarih: 9 Şubat – 24 Eylül 2023
Yer: Arter, Galeri 4, 3, Beyoğlu / İstanbul


Cengiz Çekil’in bugüne kadar gerçekleşmiş en kapsamlı sergisi olma niteliğini taşıyan “Bugün de Yaşıyorum”, sanatçının 1970’lerden 2015’teki vefatına kadar cesur ve deneysel bir yaklaşımla ürettiği, kimi ilk kez izleyiciyle buluşacak farklı dönemlerden eserlerini içeren geniş bir seçkiyle sanatçının pratiğine derinlikli bir bakış sunuyor.

Cengiz Çekil, Çocukluğa Doğru, Çocukluktan Beri, 1974

Arter’in 4. katında başlayan ve 3. katında devam eden sergi, Cengiz Çekil’in zaman, tekrar, enerji, direniş ve ritüel gibi kavramlar etrafında ürettiği eserlerinin güncelliklerinin altını çizerken sanatçının bir eğitimci olarak gelecek kuşaklara aktardığı değerlerin önemini de vurguluyor. Bölümlemelerin en aza indirgendiği, izleyicinin eserler arasında kendi izleğini oluşturarak bağlantılar kurmasına elverişli bir yerleşim planının tercih edildiği kapsamlı sergi, sanatçının yapıtlarındaki farklı anlam katmanlarını ve temaları görünür kılmayı, pratiğindeki evrimleri ve geçişleri izlemeye olanak vermeyi amaçlıyor.

Cengiz Çekil, Saplantı, 2013

“Bugün de Yaşıyorum”, ismini Cengiz Çekil’in 1976 tarihli Günce başlıklı eserinden alıyor. Çekil, 2011 yılında New York’taki The Museum of Modern Art (MoMA) koleksiyonuna dâhil edilen bu işi için bir deftere yaklaşık iki ay boyunca her gün klişe baskı yöntemiyle tarih atar ve “Bugün de yaşıyorum” cümlesini damgalar. Defterin son sayfasında ise “Askere gidiyorum” ibaresi yer alır. Çekil, Paris’ten Türkiye’ye dönüşünün hemen ardından gerçekleştirdiği ve ilk kez 2009 yılında 11. İstanbul Bienali kapsamında gösterilen yapıtını, “çok kasvetli, ölümün kutsandığı, korku ortamının olduğu bir dönemde tepki vermek istedim. Kendi öğrencilerime de sürekli onu söylüyordum. En önemli şey yaşamaktır! Hayat, çok değerlidir,” sözleriyle anlatır.

Cengiz Çekil, Maşaallah, 1982-83

Çekil’in öğrencisi ve sanatçı Vahap Avşar’ın 1995’ten başlayarak yirmi yıla yayılan uzun soluklu bir söyleşinin kayıtlarını kurgulayarak ürettiği Cengiz Çekil Okulu (2015) isimli eserine de yer veren sergi, dokuz saatlik bu video aracılığıyla Çekil’in sanatçı kimliğinin yanı sıra bir eğitimci ve katalizör olarak rolüne de dikkat çekiyor. Arter’in 4. katında gösterilen video, Çekil’in yalnız eserlerinde değil, hayatının her alanında sanata ve toplumsal dönüşüme adanmışlığını ortaya koyuyor.