“Arredamento ile Ayın 14’ü”nde Sosyal Medya ve Mimarlık Konuşuldu!

Güncel Mimarlık Tartışmaları: Arredamento ile Ayın 14’ü’nün çevrim içi düzenlenen Aralık ayı etkinliğinde Kutlu Bal, Hakan Evkaya, Buşra Al ve Murat Sönmez “Mimarlığın Kamusallığı ve Sosyal Medya” başlığı  üzerine tartıştı.

Tartışmada sosyal medyanın güncel mimari pratikler ve mimarlar üzerindeki yansıması, mimari sunum tekniklerini nasıl dönüştürdüğü ve mimarlık yarışmalarındaki halk oylamalarının sosyal medya etkisiyle nasıl değiştiği gibi güncel birçok konuya değinildi.

Kutlu Bal, Hakan Evkaya, Murat Sönmez, Buşra Al

Etkinlik, Kutlu Bal ve Hakan Evkaya‘nın sosyal medyanın hayatımıza nasıl girdiği sorusu ile başlayarak, olumlu ve olumsuz etkilerinin tartışılmasıyla devam etti. Hakan Evkaya, “Sosyal medya etkisinin büyük oranda olumlu olduğunu düşünüyorum. Tartışma platformlarını özgür ortamlara taşıdığını, bilgilendirme hızını inanılmaz yukarılara taşıdığını, birilerine ya da bir şeylere ulaşma niteliğini geliştirdiğini ve birçok konuda avantaj sunduğunu hepimiz gördük” şeklinde konuştu.  (00:07:28)

“Görünürlük konusunun demokrasisi çok önemli” diyerek sosyal medyanın sağlamaya çalıştığı eşitlik kavramı üzerinde duran Buşra Al: “Yurt dışındaki yarışmaları, mimarlık üretimini takip etmek çok zordu. Sadece bakmak istediğiniz ya da üzerine çalıştığınız alan kadarıyla sınırlı kalıyordu. Şimdi, biraz aşırı olmakla beraber, her şeye eriştiğiniz hatta üzerinize atılan demokratikleşmiş bir izleme süreci var. Herhangi bir ününüz, şanınız, aileniz, paranız olmadan sadece yaptıklarınızla herkese eşit şekilde -hatta belli avantajları olan insanlara göre- sadece ürettiğiniz şeyin niteliğinden kaynaklı çok daha yaygın bir kitleye erişebilme imkânı sunması durumu söz konusu” dedi. (00:11:16)

İBB yarışmaları ve anketler, mimarın kimliği, ürettiği şeyleri sunmak üzere bir influencer’a dönüşmesi, yaratıcı bir zekanın bu iletişim aracını nasıl kullandığı, kullanmak zorunda olup olmadığı, kullandığı zaman neye dönüştüğü benim bu eksende çok ilgimi çekiyor.

Murat Sönmez: “Sosyal medya aracılığıyla oluşturduğumuz içerikleri nasıl üretiyoruz, bu içeriklerin temeli, kökeni neye dayanıyor?  Mimarlıkta içerik üretmekle bunun sunumu arasındaki ilişki çok tuhaf bir durum almaya başladı ve bunun da kendini gösterdiği tek mecra sosyal medya. Hiç kimse bugün yaptığı üretimleri çoğunlukla kendi portfolyosuna koymak için yapmıyor. Bunun bir gösteri biçimi de var.” (00:15:06)

Kamusal alana erişilebilirlik diye yüzyıllardır yapılan bir tartışma biçimi var. Bugün sosyal medyaya erişilebilirlik diye bir problem yok; bunu genel olarak herkesin bildiği ve kullandığı bir ortam olduğu için söylüyorum.

Murat Sönmez

“Eleştiri gerçekten sosyal medyada içinde bulunduğumuz mimarlık ortamı içerisinde düzgün veya herkes için aynı şeyleri ifade eder biçimde yapılıyor mu ve birtakım rasyonellikleri var mı? Bizim sosyal medyayı kullanma biçimimiz otorite tarafından geçerli ve makul kabul ediliyor mu?” (00:16:50)

Kutlu Bal: “Mimarlıkta üretim seviyesi, niteliği veya bilinirliği ve iş yapabilme kabiliyetinin dışında onu nasıl sunduğu, ne kadarını gerçekçi bir şekilde yansıttığı durumu var. Çok iyi ekiplerin sosyal medya kullanımı zayıf olduğu için sesi soluğu çıkmıyormuş gibi görünmeleri ya da tam tersi, henüz çok bir şey üretmemiş ama sağdan soldan topladığı imgelerle ya da satın aldığı takipçilerle bir takipçi sayısı üzerinden popülarite kazanması gibi durumlar gündeme geliyor.” (00:22:39)

Görünürlük meselesi artık herkes için çok önemli. Bunun ticari bir şey olmasa da sağladığı başka bir şey var ofise: saygınlık, ortamda etkinlik, görünürlük vb. gibi.

Murat Sönmez: “Sosyal medyayla kurduğumuz ilişkiler mimari bir davranışın parçası değil mi? Bugün hangi mimarın sosyal medyayla ilişkisi kısıtlı? İyi bir ofis kullanamıyorsa bile profesyonel bir hizmet satın alıyor. Görünürlük meselesi artık herkes için çok önemli. Bunun ticari olmasa da sağladığı başka bir şey var ofise: saygınlık, ortamda etkinlik, görünürlük vb.” (00:24:10)

Mimarlıkla ilgili en büyük sorunumuzun platform eksikliğimiz olduğunu düşünüyorum.

Kutlu Bal ve Hakan Evkaya

Kutlu Bal: “Mimarlıkla ilgili en büyük sorunumuzun platform eksikliğimiz olduğunu düşünüyorum. Farklı sosyal medya araçlarını kullanıyoruz evet ama (…) konu altı çok dolu olmayan polemiklere doğru gidiyor. Bu araçları kullanarak ya da alternatif platformlarla; yarışmaların, üretilen şeylerin görücüye sunulmasıyla bahsettiğim tarzda bir eleştiri kültürünün oluşabilmesi için bir ortama ihtiyacımız var. Bir dönem amatör şekilde kurulmuş olan kolokyum.com‘un en azından yarışmalar mecrasında iyi bir örnek olduğunu düşünüyorum.” (00:26:07)

Mimarlığın yapma ve üretme biçimi ve sonunda üretilen ürünle sosyal medyanın görünürlük ve içerik paylaşımı biçimleri birbiriyle çok örtüşebilen ve birbirlerini henüz o kadar dönüştürmüş şeyler değiller.

Buşra Al

Buşra Al: “Mimarlığın yapma ve üretme biçimi ve sonunda üretilen ürünle sosyal medyanın görünürlük ve içerik paylaşımı biçimleri birbiriyle çok örtüşebilen ve birbirlerini henüz o kadar dönüştürmüş şeyler değiller. Yapma biçimi çok arkaik mimarlığın. Bitmiş ürününüzü, yarışmayı, yazdığınız bir şeyi anında paylaşıp onun altına yorum alıyor olmak oradaki durumu iyileştiren bir şey değil.” (00:28:21)

Mimarlık sadece bitmiş ürün ya da bir görsel üzerinden iletişim kurmaya çalışıyor. Aynı teknoloji, arka planda onu var eden şeyleri hala dönüştürmüş değil.

“(…)Mimarlık sadece bitmiş ürün ya da bir görsel üzerinden iletişim kurmaya çalışıyor. Aynı teknoloji, arka planda onu var eden şeyleri hala dönüştürmüş değil. (…) Yüzyıllardır süregelmiş, çok az değişmiş bir yapma biçimi geleneğinin, yeni bir iletişim diliyle anlatılması gerekiyor. Orada bir örtüşmezlik var. Onun için bence sadece bir içerik paylaşımına dönüşüyor. Mimarlığın hızı da çok değişik. 4-5 yılda bir yapı üretebiliyoruz. Çok yavaş bir meslek yapıyoruz; ne paylaşacağız? (…) Onun için yarışma yaptığında ürettiğin 1 işi 36 parçaya bölüyorsun. (…) Takipçilerinle sosyal medya iletişimini devam ettirebilmek için her hafta bir şey yayınlaman gerekiyor ama meslek öyle değil. O zaman  başka bir ara formül oluşmaya başlıyor: “sosyal medya mimarlığı”. Yaptığın mimarlığı hayatta vücut bulan bina dışında bir iletişim alanına dönüştürdüğün yeni bir alan açmaya başlıyorsun ki, o ortak dili kullanabildiğin bir platform olsun.” (00:30:12)

Hakan Evkaya: “Belli ortamların belli kuralları var. Twitter’da karakter sayısı, Instagram’da biçim gibi. İnanılmaz dikte bir ortamdasın, söylemenin tek bir yöntemini sana biçtiği bir ortamdayız. Instagram’da sadece görsel paylaşabiliyoruz (…).” (00:53:08)

Son dönemde İstanbul Büyükşehir Belediyesi‘nin kamusal alanlar için açtığı mimari yarışmalar ve halk oylamaları üzerine Kutlu Bal ve Buşra Al, süreci ödül alan mimarlar olarak değerlendirdiler.

Taksim sürecinde projemizi sosyal medyayla tanıtmaya kalkışınca, disiplin dışı çoğunlukla yüz yüze geldiğimizde kendimizi bambaşka bir ortamın içinde bulduk.

Kutlu Bal: “Taksim sürecinde projemizi sosyal medyayla tanıtmaya kalkışınca, disiplin dışı çoğunlukla yüz yüze geldiğimizde kendimizi bambaşka bir ortamın içinde bulduk. Nasıl iletişim kuracağımıza dair bayağı cebelleştik ve yıprandık. İlk defa mimar olmayan ve eğitim seviyesi de genel olarak daha düşük olan kişiler tarafından meselelerin nasıl ele alındığını veya o paylaşımların nasıl yorumlar alabildiğini, buz dağının görünmeyen tarafıyla karşılaşınca fark ettik.” (1:03:32)

En kamusal olmaya yakın yerinde bu sosyal medya kamusallığından ötürü, bence İstanbul Büyükşehir Belediyesi yarışmaları bu duruma kurban gitti.

Buşra Al: “Kentle ilgili bir şey söylemek ve üretmek kendi mesleğindeki insanların bile çok rahat algılayamadığı ölçekte bir şey üretmeyi gerekiyor: bir meydan üretimi, bir ulaşım sisteminin çözümü, bir barınma yapısı gibi. Gündelik olarak bir insanın bedensel ve zihinsel olarak ilişki kurduğu ölçeğin çok dışında bir ölçekle hemhâl oluyorsun. En kamusal olmaya yakın yerinde bu sosyal medya kamusallığından ötürü, bence İstanbul Büyükşehir Belediyesi yarışmaları bu duruma kurban gitti. Burada tartışılması gereken konular uzmanlarıyla tartışılması gereken konulardı.” (1:05:37)

Tüm bölümlerin kayıtlarına Binat İletişim ve Danışmanlık’ın YouTube, Spotify, Apple Podcast ve Google Podcast hesaplarından ulaşılabilir.

#arredamentomimarlik #ayin14u #guncelmimarliktartismalari


Etkinlik kaydını izlemek isteyenler için yayın adresi: https://youtu.be/GpxVDVCEIC8

Gelecek bölümler ile ilgili bilgiler için Arredamento Mimarlık’ın web sitesi ve sosyal medya hesapları (InstagramFacebookTwitter) takip edilebilir. 


Arredamento Mimarlık:
Yayın hayatına Şubat 1989’da başlayan Arredamento Mimarlık, Türkiye’nin en uzun soluklu mimarlık dergilerinden… Bugünkü çizgisine, daha derinlikli tasarım ve sanat bölgelerine yönelerek gelen derginin entelektüel içeriği popüler olanla düşünsel olanın arakesitinde yer alıyor.

Eylül 2016’dan itibaren Binat İletişim ve Danışmanlık tarafından yayınlanan Arredamento Mimarlık, dünyadaki gelişmeleri, yenilikleri ve öncü etkinlikleri paylaştığı okurlarına mimarlık ve tasarım kültürü üzerine geniş bir perspektiften bakma imkanı sunuyor. Mimarlığın disiplinlerarası yapısının da sağladığı olanakla, yalnız yapı ve inşaat sektörlerine değil, farklı tasarım, sanat ve kültür alanlarına da hitap edebilen bir içeriğe sahip olan Arredamento Mimarlık, yılda 6 sayı ile iki ayda bir yayınlanıyor.

Güncel Mimarlık Tartışmaları: Arredamento ile Ayın 14’ü
Arredamento Mimarlık, Mayıs ayında “Güncel Mimarlık Tartışmaları: Arredamento ile Ayın 14’ü”  başlıklı yeni bir söyleşi dizisine başladı. Her ayın 14’ünde gerçekleşen etkinlikte mimarlık ve ilgili alanlardan farklı isimlerin katılımıyla derginin gelecek sayılarında temalaştırılması planlanan yeni başlıkların güncel bir tartışmaya kapı aralayacak biçimde gündeme taşınması hedefleniyor.

Dizinin Mayıs ayında gerçekleşen ilk bölümünde Uğur TanyeliEsen Karol ve Bülent Erkmen mimarlığın medyatik suretlerini; Haziran ayında gerçekleşen ikinci bölümünde ise Suha Özkan, Emre Arolat ve Uğur Tanyeli mimarlık ödüllerinin geldiği yeri ve açmazlarını tartışmıştı. Dizinin Eylül ayında gerçekleşen üçüncü bölümü ise Ezgi Tuncer, Kutlukhan Kutlu ve Uğur Tanyeli mimarlık alanında korkuların mekan üretimine yaptığı etkileri ve bunun ortaya koyduğu sorunsalları tartıştı. Ekim ayında gerçekleşen bölümde Bülent Tanju, Belkıs Uluoğlu ve Uğur Tanyeli mimarlığın muhalefet etme pratiği kimliği üzerine tartıştı. Kasım ayında Ayşen Ciravoğlu, Erdem Ceylan, Sevgi Türkkan, Uğur Tanyeli’nin katılımıyla gerçekleşen dörtlü söyleşide ise mimarlık eğitimindeki dirençler ve aşılma imkanları ele alındı.