[söyleşi]: “…kültürel mirası canlı tutmayı ve görünürlüğünü artırmayı hedefliyoruz.”

Anadolu Kültür’ün Bu yıl üçüncüsü düzenlenen Hatırlamak ve Anlatmak için Şehre BAK! programı üzerine proje koordinatörlerinden Latife Uluçınar ile bir söyleşi gerçekleştirdik.

 

Yeşim Kadıoğlu | Anadolu Kültür’ün dört ana programı var. Bize bu programlardan bahsedebilir misiniz?

Latife Uluçınar |  Anadolu Kültür, 2002 yılında Türkiye’nin farklı şehirlerinde ve yurt dışında kültürel ve sanatsal projeler yürütmek amacıyla kuruldu. Bu doğrultuda dört ana program alanında projeler ve etkinlikler geliştiriyor ve uyguluyor. Anadolu’da Kültür Sanat Diyaloğu programı kapsamında, Anadolu şehirlerinde sergiler, film gösterimleri, performanslar, konserler, söyleşiler ve sanat atölyeleri gibi etkinliklerin yanı sıra; kültürler, kurumlar ve disiplinler arası işbirlikleriyle uzun vadeli kültür sanat projeleri düzenleniyor. Kültürel Çeşitlilik ve İnsan Hakları alanındaki çalışmalarla, Anadolu topraklarında binlerce yıldır yaşayan farklı toplulukların kültürel çeşitliliği ve zenginliğinden yola çıkan sanat üretimini destekleyerek kültürel mirası canlı tutmayı ve görünürlüğünü artırmayı hedefliyoruz.

Bir diğer çalışma alanımız, Avrupa ile Kültürel İşbirliği. Bu çalışma alanında, Türkiye ve Avrupa’daki sanatçılar, kültür sanat aktivistleri ve sivil toplum kuruluşları arasındaki işbirliğini geliştirmeyi ve yaygınlaştırmayı hedefliyoruz. Bu doğrultuda, performanstan çocuklarla sanat atölyelerine, edebiyat çalışmalarından güncel sanat sergilerine ve kültürel miras çalışmalarına kadar farklı alanlarda Avrupa ve Türkiye şehirleri arasında ortak çalışmaları destekleyen projeler yürütüyoruz. Son olarak, Ermenistan’la Kültür Sanat Diyaloğu programı kapsamında çeşitli temalar etrafında her iki ülkede gerçekleşen konser, sergi, sinema ve edebiyat toplantıları, sanat atölyeleri gibi etkinliklerle ortak platformlar yaratılarak toplumlararası diyalogun gelişmesine katkıda bulunmayı amaçlıyoruz. Türkiye ve Ermenistan’daki sosyal hayatı, ortak tarihi, kültür ve sanat konularını kapsayan bu çalışmalar sayesinde iki toplumun birbirine yakınlaşmasına yönelik adımlar atılıyor.

Gençlere nitelikli üretim ve karşılaşma olanakları sunan daha kapsamlı ve uzun vadeli, etki alanı geniş bir çalışmanın ihtiyacı üzerine inşa edildi BAK.

Anadolu’da Kültür Sanat Diyaloğu’nun bir parçası olan “Hatırlamak ve Anlatmak için  Şehre Bak” projesinin çıkış noktası ve hazırlık sürecini anlatabilir misiniz?

Anadolu Kültür, çocuklara ve gençlere yönelik farklı şehirlerde düzenlediği çalışmalar ve fotoğraf ile sinema alanında düzenlediği atölyeler ve destekleyici programların deneyimiyle belirli bir olgunluğa erişmişti. Gençlere nitelikli üretim ve karşılaşma olanakları sunan daha kapsamlı ve uzun vadeli, etki alanı geniş bir çalışmanın ihtiyacı üzerine inşa edildi BAK. Şehirlerde kurduğumuz ilişkileri uzun vadeli düşünmek, yereldeki kültür sanat kapasitesine katkı, gençlere fotoğraf ve video alanında derinleşme ve üretim olanağı sağlamak ve bu süreçte çok iyi danışmanlar ve eğitmenlerle çalışmak, yöntem ve hedef olarak belirlediğimiz şeylerdi. İçerik anlamında ise gençlere söz alanı açmanın önemine inanıyorduk ve içinde yaşadığımız şehirlere, onların dönüşümüne, barındırdıkları farklılıklara, çokkültürlü miraslarına, hafızalarına dair hikâyelerin gençler tarafından gün ışığına çıkarılmasına aracılık etmek bize heyecan veriyordu. Hazırlık süreci zorlu ve uzun zamana yayılmış bir süreç oldu. Projenin fotoğraf alanındaki danışmanlığını Geniş Açı Proje Ofisi, video alanındaki danışmanlığını docİstanbul – Belgesel Araştırmalar Merkezi üstlendi ve projenin yapısı ve içeriği üzerine birlikte epeyce çalıştık. BAK’ın her aşaması hazırlık süreci kadar uygulama süreci anlamında da bize hep bir sonraki adım için fikir verdi. Hem içerik hem yöntemle ilgili yaptığımız geniş kapsamlı değerlendirmeler bir sonraki aşamada programın işleyen ve işlemeyen yöntemlerini tartışarak yeni yollar aramamızı sağladı. Zamanla BAK bir program alanına dönüştü. Pek çok açıdan yenilikler içeren BAK III’te de benzer bir süreç çerçevesinde ilerliyoruz.

Batman ve Çanakkale bu iki şehrin çeperinde, bu şehirlerden etkilenen ama kendi içinde de kültürel olarak var olmaya çalışan, gençlik potansiyeli dikkat çekici iki küçük şehir olarak önemliydi.

BAK etkinlikleri farklı şehirlerde düzenleniyor. Bu yıl üçüncüsü düzenlenen BAK’ta şimdiye kadar hangi şehirlerde çalıştınız ve şehirleri nasıl belirliyorsunuz? Üç yılda şehirler değişse de İzmir ve Diyarbakır’ın üçünde de yer almasının nedeni nedir?

BAK’ın ilk yılında 2012’de dört şehirde başlamıştık projeye: Batman, Çanakkale, Diyarbakır ve İzmir. BAK’ın ikincisini bu dört şehri çevreleyen ve gençlik potansiyeliyle öne çıkan altı şehir daha ekleyerek on şehre açtık; batıda Balıkesir, Aydın ve Muğla; doğuda ise Urfa, Mardin ve Şırnak eklendi. Şu an yürüttüğümüz üçüncü BAK ise Diyarbakır ve İzmir’in yanında Bursa ve Antep’ten gençlere açık. Projenin başlangıcında Anadolu Kültür’ün 2002’den beri faaliyetlerini yürüttüğü şubesi Diyarbakır Sanat Merkezi’nin varlığı ve uzun süredir bölgede gerçekleştirilen çalışmalar Diyarbakır’ın eksende olmasının ana nedenleri arasındaydı. Bölgenin kültürel olarak da merkezi sayılabilecek Diyarbakır’a eş, batıda gençlerin kültürel olarak göründüğü kadar imkâna sahip olmadığı bir şehir seçmek istedik ve toplumsal, kültürel ve siyasal anlamda iki hatta tekabül eden Diyarbakır ve İzmir’i ana eksen olarak belirledik. Batman ve Çanakkale bu iki şehrin çeperinde, bu şehirlerden etkilenen ama kendi içinde de kültürel olarak var olmaya çalışan, gençlik potansiyeli dikkat çekici iki küçük şehir olarak önemliydi. Sonrasında projeyi bölgeye açmak ise Batman ve Çanakkale kadar şanslı olmayan şehirleri de dahil etme isteğiyle gündeme geldi, Muğla ya da Şırnak gibi. Şu an içinde bulunduğumuz BAK’ta ise, son süreçte kendi içinde dönüşüm geçirmeye devam eden nüfusları, sanayileri ve kültürel çeşitlilikleriyle İzmir ve Diyarbakır’ın yanında yer alabilecek bizim için nispeten yeni iki şehirde çalışmayı denemek istedik. Bursa ve Antep.

BAK Aralık 2016’da başlayan son programı Şubat 2018’de sona erecek. Uzun bir sürece yayılan bu projedeki etkinlikleri BAK Dersleri, Kolektif BAK ve BAK Platform olarak üç aşamada inceleyebiliriz. Bize bu aşamalarda neler yapıldığını anlatabilir misiniz?

BAK üçüncü döneminde, BAK Dersleri, BAK Platform ve Kolektif BAK  bölümlerinden oluşan 18 aylık bir eğitim, üretim ve paylaşım programı olarak tasarlandı. Bu bölümler aşamalı olarak ilerliyor. İlk aşama olan BAK Dersleri, Ocak 2017–Mart 2017 tarihleri arasında proje şehirlerimiz Antep, Bursa, Diyarbakır ve İzmir’de programa başvuran gençlerin katılımıyla gerçekleştirdiğimiz üç günlük bir eğitim programı. İzmir ve Diyarbakır’da iki, Bursa ve Antep’te bir kez gerçekleştirilen programda,  toplumsal meseleleri farklı sanat disiplinleriyle tartışmaya açmayı amaçladık. Proje, BAK Dersleri’nin ardından, gençlerin şehirlerinden hikâyeleri video ve fotoğraf projeleri aracılığıyla ve beraber çalışarak aktarmalarını sağlayacak Kolektif BAK süreciyle devam edecek.  Kolektif BAK programı kapsamında Nisan 2017–Şubat 2018 tarihleri arasında farklı şehirlerde iki atölye çalışması gerçekleştirilecek ve bu çalışmaları, gençlerin şehirlerinden hikâyelerini aktaracakları video ve fotoğraf projelerinin yapım ve yapım sonrası süreçleri ile sergilenmesi izliyor. Ayrıca, Kolektif BAK paralel olarak hayata geçirilecek bir diğer program ise BAK Platform. Platform, BAK Dersleri katılımcılarının şehirlerindeki sosyal meselelere dair belli bir tema, format ve yaklaşım çerçevesinde ürettiği görsel hikâyeleri içeren online bir paylaşım alanı olarak tasarlandı.

Çağrının açıldığı yeni şehirlerde görünür olmak biraz zaman alabiliyor ama etkinlik ya da atölye yaptıktan sonra BAK’ın içeriği ve yaklaşımı heyecanla karşılanıyor ve bu etki kulaktan kulağa yayılıyor.

BAK’a ilgi yoğunluğu nasıl ve katılımcıları neye göre seçiyorsunuz?

BAK, yola çıktığımız 2012 yılından itibaren çağrıyı açtığımız şehirlerde artan bir ilgiyle karşılandı. Bir sonraki yılın katılımcı adayları arasında, daha öncekilerde bir nedenden ötürü yer alamamış ya da BAK’tan sergi aracılığıyla haberdar olmuş gençler olduğunu görebiliyoruz. Sosyal medyadan ya da yakın çevreden projeyi duymuş olanlar da oluyor. Çağrının açıldığı yeni şehirlerde görünür olmak biraz zaman alabiliyor ama etkinlik ya da atölye yaptıktan sonra BAK’ın içeriği ve yaklaşımı heyecanla karşılanıyor ve bu etki kulaktan kulağa yayılıyor. Katılımcıları belirlerken farklı kıstaslar olabiliyor. Genellikle yaş aralığı, şehirle kurulan ilişki, fotoğraf ve videoya duyulan ilgi öncelikler arasında yer alıyor; bazı durumlarda portfolyo da belirleyici olabiliyor. Ancak örneğin bu yıl başlattığımız BAK Dersleri programında yaş ve şehir açısından temel kriterlere uyan fotoğraf ve videoyla ilgili tüm gençleri programa davet ettik.

Bizim kentlerden aldığımız katkılar genellikle aynî oluyor.

Bildiğimiz kadarıyla Anadolu Kültür bağımsız bir vakıf. BAK için devletten, belediyelerden vb kurumlardan herhangi bir destek alıyor musunuz ya da kurumlarla işbirliği yapıyor musunuz?

BAK’ın 2012’den bu yana daimi destekçileri Charles Stewart Mott Vakfı, Açık Toplum Vakfı ve İsveç Başkonsolosluğu oldu. Ayrıca Amerikan Konsolosluğu da (2014) destekçiler arasında yer aldı. Şimdi buna bir de Heinrich Böll Stiftung Derneği eklendi. Bizim kentlerden aldığımız katkılar genellikle aynî oluyor. Konuk olacağımız şehrin belediyesiyle mutlaka iletişime geçiyoruz ve yerel idare olarak proje sırasında bize hem duyuruyu yaygınlaştırmak hem de araç ya da atölye ve sergi mekânı sağlamak gibi konularda destek oluyorlar genellikle. Ayrıca proje şehirlerindeki yerel kültür sanat kurumlarıyla da işbirlikleri geliştiriyoruz.

Gençlerin ürettiği fotoğraf ve video projelerinin başka etkinliklerde sergilenmesi, yurt dışındaki sergilerde yer alması ya da önemli seçkilere girmesi bizi çok mutlu ediyor.

BAK’ın sonucunda ne elde etmeyi hedefliyorsunuz ve elde edilen ürünleri nasıl sunacaksınız? (kitapçık, sergiler vb…)

BAK’ın sonucunda, gençlerin uzun ve etkileşimli bir üretim sürecinin ardından ortaya çıkardığı işler bir sergi kapsamında izleyiciyle buluşuyor. Sergiye paralel olarak düzenlenen bazı etkinlikler içerikle ilgili konuların tartışılmasına olanak sunarken, katalog ya da kapsamlı bir broşür de üretilen projelerle ilgili ileriye dönük temel referansları içeren bir malzeme sunuyor. Serginin ardından BAK’ta üretilen fotoğraf ve video projelerini Anadolu Kültür’ün web sitesinde internet üzerinden de ilgililerle paylaşıyoruz. BAK’ın yürütmekte olduğumuz üçüncü döneminde ise BAK platform bir paylaşım alanı olarak kurgulanıyor.

Gençlerin ürettiği fotoğraf ve video projelerinin başka etkinliklerde sergilenmesi, yurt dışındaki sergilerde yer alması ya da önemli seçkilere girmesi bizi çok mutlu ediyor. Onların ifade gücünü görmek ve anlattıkları hikâyelerin insanlara ulaşmasına aracılık etmek bizim için ilk günkü anlamını korumaya devam ediyor.