Barış Göktürk’ün “Scanner/Tarayan” isimli kişisel sergisi, 28 Ekim’e kadar Galeri Bosfor’da sanatseverlerle buluşuyor. İstanbul’da 10 yıl aradan sonra gerçekleştirdiği kişisel sergisinde sanatçı, dijitalin tarayıcı ışığından yola çıkarak tarama-arama fikrini resim ve heykel üzerinden ele alıyor.
“Scanner/Tarayan”
Sergi
Sanatçı: Barış Göktürk
Tarih: 21 Eylül – 28 Ekim 2023
Yer: Galeri Bosfor, Beyoğlu / İstanbul
Barış Göktürk’ün sanat pratiği, iktidarın belirlediği ve biçimlediği beden ile bireyin bedeni arasındaki çok katmanlı ilişkiye odaklanıyor. Bir yönüyle politik bir tetikleyicisi olan bu sanatsal üretim, sanatçının malzeme ve kullanım biçiminin olanaklarını zorlayarak kurduğu yeni dille, direkt okunması güç ama derinlikli bir ifade buluyor. Sanatçı, iktidar paradigmalarının içinde ya da karşısında var olan güncel ve tarihsel olaylara ya da bireylere dair belgeleri çizim, resim, heykel ve enstalasyonlarla yeniden kuruyor.

Güç odaklı, devlet-şirket merkezli bir taramanın, resme ve resimsel beden anlayışına iz düşümü niteliğindeki “Scanner/Tarayan” adlı sergi, sanatçının insanın varlığının ve kapasitesinin otorite tarafından maksimumda zorlandığı bir dünya zamanına düştüğü bir not olarak izleyici karşısına çıkıyor. Sınırlanan bedeni, dijitalin ışığıyla ve dikey şeritlerle sıkıştırdığı resimlerinde hem resim hem de beden merkeziyetini kaybederken heykellerle ayaklar bu merkezi arıyor.
Tarayıcı cihazın dikey ışıklarla tarama yöntemi, resimlerde doğrudan fark edilebilir bir yapı kurarken, ayaklar da kendisine bir yer ve hareket yönü bulma çabası ile mekânı tarıyor. Coğrafi, ekonomik ve sosyal mecburiyetler içinde baskı altındaki insanların arayışları, “taramaları”, onların mecburi ve tekinsiz yolculukları ayaklarla sergi alanına dağılırken resimler, duvarlarda sınırı belirliyor. Resimlerdeki tarama, mekanik ve kestirilebilir bir referansa sahipken, heykelin tarayışı, insani ve kestirilemez.

Barış Göktürk, sergisi hakkında şunları söylüyor:
“Resimlerde ve heykellerde bedene ve ışığa olan atıf hem politik hem de biçimsel. Bu biçimselliğin bir tezahürü de resimsellik ve sanat tarihi üzerinden. Serginin tümünü baskı altında yeniden şekillenen bir anatomi olarak düşünüyorum. Vücudumuzun coğrafya, ekoloji ve teknolojiye uyum sağlamakla ona başkaldırmak arasında kaldığı, hatta paralize olduğu, zamanın daraldığı, oldukça şizofrenik bir dönemden geçiyoruz.”