Lesley Lokko küratörlüğünde “Geleceğin Laboratuvarı” ana başlığı ve iki yan tema “dekarbonizasyon” ve “dekolonizasyon” üzerine düşünceler üreten Venedik Bienali 18. Uluslararası Mimarlık Sergisi, 20 Mayıs tarihinden itibaren ziyaretçileri ağırlıyor. “bi-özet soruyor” bölümü kapsamında sergiyi gezme fırsatı bulan isimler deneyimlerini aktarıyor.
26 Kasım 2023 tarihinde sona erecek olan sergi ile ilgili sorulara Banu Binat yanıt veriyor:
Bu yılın temasını ve ana sergiyi nasıl değerlendiriyorsunuz?
Dünyanın içinden geçtiği zorlu dönemi, krizleri, felaketleri düşünerek, bu tema için “Tam da zamanı” diyebilirim. Küratör, bienalin alışılagelmiş biraz mimarlık biraz sanat görüntüsüne Afrika ile etnik bir katman da eklemiş.
Bienali ziyaret edenlerin arasında “Mimarlık nerede” diyenlere çok rastladım, şaşırdım. Mimarlık her yerdeydi. Küresel krizlerin sorgulanması, sorunlara çözüm üretilmesi, mevcut bilgi birikiminin geleceğe aktarılması mimarlık ile hayat buluyor.
Ana sergi kapsamında dikkatinizi çeken işlerden (en fazla 3 iş) bahseder misiniz?
Ana sergide herkesin konuyu ele alma biçimi ya da yorumlama şekli çok farklı. Açıkçası hangisine kendimi yakın hissediyorsam onlara daha fazla vakit ayırdım, seçerek gezdim diyebilirim.
Geleceğin laboratuvarı olma hâlini 3 gruba ayırdım gezerken: Bir grup distopik bir bakış açısıyla anlatmış (bu kısımları hızlı geçtim); bir grup gerçeklere dayalı araştırma ve istatistikleri görselleştirmiş (okunaklı görselleştirmeleri incelemeye vakit ayırdım); bir diğer grup ise bugüne dair yaratıcı, motive edici, çözüm önerilerini (bu sergilere daha çok vakit ayırdım) sergileme yoluna gitmiş.
Sergileri gezerken soluklandığımız Scarpa bahçesinde bir yerleştirme vardı ki o işi en kötü olarak seçtim ve hızlıca geçtim.
Ülke pavyonları “Geleceğin Laboratuvarı” teması veya “dekarbonizasyon” ve “dekolonizasyon” alt temaları ile nasıl bir ilişki kuruyor?
Alt temalar birbiriyle ve ana temayla doğrudan ilişkili. Ancak küratör böyle uluslararası bir ortamda, dekolonizasyonun altını çizerek iddialı bir tercih yapmış, bu da bienali bu yıl diğerlerinden farklı bir noktaya taşıyor.
Sizce bu yılın öne çıkan ülke pavyonları hangileri?
Şili oldukça etkileyici bir düzenleme yapmış. Tohum arşivi ve onu skenografik bir yerleştirme ile ziyaretçiyi içine alması mesajı güçlendirmiş. Ülke nüfusu ve felaketleri zaman tablosu üzerinde görselleştirerek, etkilerini izlememizi sağlamış.
Aalto tasarımı mini kulübede Finlandiya bu sene kuru tuvalet denemesini sergiliyor.
Türkiye’yi de ilk üçte görüyorum. Konuyu ele alış biçimleri, sergileme ve kitap ile günümüze dair çözümler üreten manifestolarını ortaya koymuşlar.
Paralel etkinlikleri gezme fırsatınız oldu mu? Bu etkinlikler arasında ilginizi çeken, başarılı bulduğunuz işler var mı?
Bu sene önceki yıllara göre daha çok paralel etkinlik var. Özellikle öncü markaların vakıfları kendi binalarında sergiler düzenlemişler, hepsi bienal işleri ile yarışıyor.
Türkiye’den de 5 projenin davetli olduğu “The New Together” isimli serginin yanı sıra içinde bulunduğu yeni restore edilen yapı da dikkat çekiyor. Sergiyi gezerken binayı da gezmek mümkün.
Venedik Bienali 18. Uluslararası Mimarlık Sergisi izlenimlerinizi 3 kelime ile özetlemenizi istesek bu kelimeler neler olur?
Dünyayı iyi mimarlık ile kurtarmak mümkün.
Bahsi Geçen Ülke Pavyonları
- Finlandiya
“Huussi – Imagining the Future History of Sanitation”
- Şili
“Moving Ecologies” - Türkiye
“Ghost Stories: Carrier Bag Theory of Architecture”
Bahsi Geçen Paralel Etkinlikler