Nancy Atakan’ın “Zamanın Kokusu” adlı sergisi, 31 Ocak’a kadar Pi Artworks’te izleyiciyle buluşuyor. Sanatçının nakış işlerinin ve onlara ilham olan suluboyalarının bir arada gösterdiği sergi, kişinin zaman deneyimi ışığında yaşantıyı yeniden ele almasını ve hayal etmesini konu alıyor.
“Zamanın Kokusu”
Sergi
Sanatçı: Nancy Atakan
Sergi Asistanı: Can Küçük
Tarih: 10 Aralık 2022 – 31 Ocak 2023
Yer: Pi Artworks, Beyoğlu / İstanbul
Sergi tanıtım metninde “Zamanın Kokusu” şöyle ifade ediliyor:
“Atakan’nın görsel iletişim dili, tarihsel, kültürel ve toplumsal değişimlerin zihinde yer edinen ve bedende izleri okunabilen etkilerinden yararlanarak, geçmişe dair ve geleceği şekillendiren imgeleri birbiriyle yan yana getirir. Hatırlamak, bir eylem olarak işlerinde belirleyici bir yer tutarken, kumaşlara işlenen ve videoda seslendirilen şiirler aracılığıyla gerçekleşir.

Zamanın Kokusu zamanın tekil bilinçteki inşası etrafında döner. Algı, hafıza ve hayal gücünün böylesi bir birleşimi, saatlerin gerçeklikten uzak rakamlarının üzerinden zamanın geri döndürülemez ilerleyişine karşı koyarken, benlik için tüm deneyimlerin birliğini oluşturur. Sergide yer alan eserler, farkındalıktan doğan bu eşsiz inşayı zamanın döngüsel yapısının gölgesinde, tıpkı koku gibi havada asılı kalan ve birbirine karışan düşünce üzerine düşünce’yle inceler.
Sergide, Atakan’ın uzun yıllar önce yaptığı suluboyalarda yer alan yaşantısına has parçalanmış imgeler, kimi yıllar içerisinde toplanmış kimi hediye edilmiş malzemelerle iğne işlerinin zeminini oluşturan örtülerin üzerinde buluşuyor. Atakan’ın 1983’te yaptığı ve ‘Pencere’ adını verdiği suluboyadan esinlenerek, Hint pazarından alınan bir kumaş ve sanatçıya hediye edilen Türk nakışlarından yaptığı kolaj ‘Zamanın Penceresi’ bunlardan biri.
2022 yılında üretilmiş ‘Zamanın Kokusunu Ararken’ isimli iş serginin bel kemiğini oluşturuyor. Bu eser, sanatçı hakkında belgesel çekmekte olan yapımcı Dilek Aydın’ın ve yönetmen Letisya Tapan’ın objektifiyle Nancy’yi çeşitli bitpazarlarından antika masa saatlerini toplarken izledikleri bir anı yeniden canlandırıyor. Bu saatler mendil, video ve heykel gibi farklı sanatsal mecralarda, her biri zamanda hatıraların elle tutulamaz diyarına hayali bir pencere açan, sembolik ve somut nesneler olarak sergi boyunca karşımıza çıkıyor.
Atakan, bedenimizin ve bilincimizin, işleyiş ve yansımalarının bir parçası olduğu doğa döngüsünün zarif bir sembolü ve kırılgan hafızalarımızın bir metaforu olarak son yıllarda çiçekleri sanatsal sözlüğüne eklemiştir. Yaşamın farklılaşan anlarını bağlı tutan ipliklerin arayışı içinde sıklıkla yararlandığı kolajlar, her kılığa bürünen ve deneyimleri dönüştürerek, hatırlayana sürekli yeni bir bakış açısı sunan zamanı irdeler. Sonuçta bu arayış, kaynağa doğru bir yön bulmak yerine, yüzeye çıkan parçaların üzerinde durmaya çalışmak gibidir. Marcel Proust’un dediği gibi: ‘Geçmişteki şeyleri hatırlamak, onları olduğu gibi hatırlamak anlamına gelmez.’”