Ayın Yorumu bölümünde Aslı Özbay, Bodrum Yarımadası’nın uzun zamandır karşı karşıya kaldığı tehditlere odaklanıyor; imara aykırı inşaatlar, moloz sorunu ve Bodrum Çevre Yolu gibi örnekler üzerinden konuyu açıyor.
Bodrum Yarımadası ciddi bir yok oluş tehdidi altında. Bu bir kehanet değil, gerçekçi bir uyarı. Çılgın tatil kasabası şöhretinin bir zamanlar dünya jet-setini çektiği Bodrum, bugün karizmasından çok şey kaybetmiş de olsa, yaklaşan felaketi görmezden gelerek, eskimiş şöhretinin son kırıntılarıyla sofra kurmaya çalışıyor. Gaflet ve delalet hâlini görebilen pek az. Güzel deniz, güzel partiler, güzel restoranlar furyası, sahillerin giderek lağım sızıntılarıyla bulanıklaşmasıyla, lüks otel ve yat sayılarındaki artışa rağmen “parti katılımcılarının” kalitesindeki keskin düşüşlerle erozyona uğradı. Bodrum, eski müşterilerini Akdeniz’in batı kıyılarına kaptıralı çok oldu. Geri kazanmak için ise iş birliği ve akıl gerekiyor.
Yarımada’nın altyapısı perişan, temiz su kaynakları tükenmiş, arkeolojik alanlar arsız konut müteahhitleri tarafından tarumar ediliyor ama hâlâ, dip dibe havuzlu villalar için çılgın bir talep var. Evler yüzbinlere imal edilse de milyon dolarlarla alıcı buluyor. Bu ekonomi sürdükçe, bu korkunç sarmaldan kurtulmak, akıllı politikalar geliştirmek için başta sosyal bilimciler olmak üzere hepimize, sorumluluk düşüyor. Mimarların, plancıların, çevrecilerin odaları, dava açmak dışında bir muhalefet biçimi sergilemeyi tasarlamak zorundalar. Davalar sonuçlanana dek atı alan Üsküdar’ı geçiyor yıllardır. Gerçek amacı oldurmak için, faciaları ilk fark eden teknik kadroların da gerçekçi ve etkili politikalar geliştirmeleri zorunlu. Artık kimsenin eski söylemlerin tekrarına, “Yetkilerimiz tırpanlandı, yapabildiğimiz anca bu kadar” bahanelerine tahammülü yok. Kamu yöneticiliğine ve meslek odasına soyunanlar başta olmak üzere yeniden örgütlenme melekelerimizi hatırlayıp bir arada çalışma yöntemlerini geliştirmemiz gerekiyor. Yaş ortalaması 70’lik 100 duyarlı çevreciyle yapılan toplaşmaların hiçbir etkisi olamıyor. Gençleşmek zorunluluğumuz var.
“Z Kuşağı”nın bu işlere ilgisini kazandırmak, politikacılar kadar koruma meselelerine duyarlı herkesin sorunu olmalı. Birlikte, örgütlü çalışmayı başarmak ve akıllı politikalarla etki sağlamak dışında bir yolumuz olduğuna inanmıyorum. Helvayı yapacak aşçıların uyanması şart.
Gözlerimizin önünde elimizden neler kayıyor, birkaç örnek üzerinden not düşelim:
Sadece 2 Ay Kullanılan Tatil Evleri Uğruna Neler Feda Ediliyor
Resimde gördüğünüz tonlarca moloz yığıntısı üzerine “manzaralı villalar” konduruyorlar. 300 adet! Bunu hukukçuların üye olduğu bir kooperatif yapıyor! Hakimler Sitesi diyorlar adına. Hukuka aykırı, imara aykırı, bir dünya unsuru sadece buradan bakarak tespit edebilirsiniz. Vadilere moloz dökmek, doğal coğrafya siluetini bozmak yasakmış… Daha beteri, deprem bölgesinde dolgu üzerine bina yapmak asla olacak şey değilmiş, kim dinler. “Deprem öldürecekse de manzara seyrederken öldürsün, ne yapalım” diyor olmalılar.
Bu sitenin adı “İdeal Kent”! Yamacı 3 katlı apartman özentileriyle doldurunca ideal yaşam ortamı oluşuyor. Yollarının yokuşuna araçla bile zor tırmanılıyor. Bahçelerine ağaç dikmeyecekleri için evlerin görüntüsü asla kapanmayacak, yıllarca batı güneşinde yanacaklar, klimalar enerji israfına doymayacak. Ama satılıyor mu bu evler? Evet satılıyor. Böyle bir alanı bu yoğunlukta imara açan kamu yöneticileri, zorlayarak imara açtıran müteahhitler, bu yoğunluktaki vasatlıkları çizen plancılar, mimarlar ve bu kalitesiz evleri alıp yılda ancak 2-3 ay kullanan yurttaşlar… Bu kirli iş birliği yüzünden arkeoloji, doğa, tarih, sahil… Hepsi hızla yok oluyor.
Artık Bu Hatadan Dönmek Gerek
Bodrum-Turgutreis arasının göz alıcı doğal siluete sahip ana yolunun tamamını, ticaret aksı olarak yapılara boğmayı düstur edinmiş plancılar ve belediyeciler sayesinde, yolun bozulmamış son bölümü de önümüzdeki birkaç yıl içinde mahvolacak. Üstelik artık daha iri kütlelerle…İslamhaneleri’ndeki bu yeni dükkân bloğunda olduğu gibi, yeni yapılan ticaret binaları giderek irileştirildiler. Ana yolun kenarları, yoldan 2 katmış gibi görünen ama arkada 5 kat yüksekliğe ulaşan büyük yapılarla doluyor. Vadinin diğer yamacında ise, bu çirkin dükkanları seyredip yol gürültüsünü dinleyen lüks villalar konuşlandırıyorlar ve onlar da satılıyor. Sonra da böyle bir Bodrum’un dünya çapında rağbet göreceği bir dünya markası, bir turizm kenti olacağından söz ediliyor. Çok bekleriz.
Bizim yaptığımıza “altın yumurtlayan tavuğu kesmek” deniyor.
Fotoğrafın gerisindeki yamaçlarda 2022’de hâlâ bakir kalmış kayalık tepeler var. Oralar, bu yarımadada milattan önce 2000’lerde yaşamış olan en eski Bodrumluların, Leleg kavimlerinin yaşam alanları. İzleri var her yerde. Yakında oralarda da dip dibe tatil konutları göreceğiz. Vadi, yamaç, her yer evlerle dolunca herkes mutlu olacak!

Bodrum’um Molozlarla İmtihanı
Her orta şiddette yağmur, ülkenin birçok gasp edilmiş dere yatağında olduğu gibi, Bodrum’da da sellere, baskınlara, trajedilere sebep oluyor. Ders alır mıyız? Hayır! Gürece’nin güzelim vadi yatakları, eskinin bağ bahçe sulak alanları, her yerde yapılan aynı kötülüğün örnekleriyle doluyor: Plan müsveddelerinin, düzlük/yamaç ayırt etmeden askeri düzende yerleştirdiği yoğun konut sitelerini yapmak için müteahhitler işe molozları yığmakla başlıyorlar. Eğimli arsalarda önü havuzlu düzlükler yaratacaklar diye ne vadi dinliyorlar ne dere… Yol yapmak için de evlere temel zemini oluşturmak için de moloz dolgu felaketini yaygın olarak kullanan Bodrum müteahhitleri, Türkiye’de en çok Bodrum Yarımadası’nda sattıkları evlerden para kazanıyorlar. Ama bu tekinsiz evlerin alıcıları, bizim dertlendiklerimizi hiç sorgulamıyorlar ki… Sorgulayıp engellemesi gereken kamu yönetimlerinden ise hayır yok.

Bodrumluları “Eğitme” Merkezi
Bodrum için bir “İslam Kültür Merkezi” projesi yıllardır gündemde. Yine bir vakfa tahsis edilen, denize nazır bir kamu arsasının üzerine projelendirilen dev külliye, neresinden tutsanız elinizde kalıyor. Yer seçimi ayrı felaket, o yere yapılması hayal edilen külliye ise ayrı… Bence sorun böyle bir yapıyı yapmalarında değil, nasıl yaptıklarında. Keşke gururla herkese göstereceğimiz güzellikte bir dini merkez yapmayı başarsalar da hepimiz mutlu olsak. Osmanlı Bodrum’da asırlardır çok güzel, “Bodrumlu” camiler, mescitler yapmış. O güzelim mirasın, bugün ecdat lafını dilinden düşürmeyenlerin yapmaya çalıştığıyla alakası yok. Lütfen fotoğraflara bakınız.
Kargı koyunun en dik yamacına, bir yokuşun kıyısına oturtulan külliye, 7 kat yüksekliğe ulaşmak uğruna oradaki kayalıkları tarumar etti. Birkaç yıl önce FETÖ’cü bir Vakfın girişimi olduğu için yapımı durduruldu ama Aralık 2020’de yeniden ve aynı projeyle devam ediyorlar. Uyarılar dikkate alınmadı. Alt katlarda lojmanlar, kurs odaları vs. üst katta yine oransız bir betonarme kubbe ile yine Sinan’ın kemiklerini sızlatacak ucubelerden bir yenisi daha ekleniyor hayatımıza. Yine gereksiz bir çatışma alanı yaratma niyeti ve yine iyi bir dini merkez yapmak için kaçırılmış bir fırsat. Geleceğe bırakacağımız bir utanç abidesi daha.
Yarımada’nın Ölüm Fermanı: Çevre Yolu
Yeni Bodrum Çevre Yolu niyetini İlk kez 2018’de duyduğumuzda dehşete düştük. Yarımada’nın arkeolojik yerleşimlerle, yeşilliklerle dolu bakir tepelerini boydan boya kateden, viyadüklerle doğayı paramparça eden ve elbette yolun geçtiği tüm hazine arazileri çevresinde (kimi hesaplamaya göre 80 milyon, kimisine göre 60 milyon metrekare büyüklüğünde) yeni yap-sat konut alanları elde etmeyi hedefleyen, yolu da bunları yapacak müteahhitlerin sübvanse edeceği sözde yol tasarısı… Yapılmasının Yarımada için ölüm fermanı olacağından kimsenin kuşkusu yok. 2020 Eylülü’nde Başkan Aras geniş bir kamuoyu bilgilendirmesi yaptı. Kimsenin bu yolu istemediği, yılda 2 ay yaşanan sorunlu trafik yüzünden Bodrum’u ilelebet kaybettirecek bu projeye geçit verilmemesi gerektiği, alternatif çözümlerin olduğu yazıldı çizildi. Yolun hâlâ gündemde olduğu, belirli müteahhit grupların Karayolları içindeki lobilerle işi sürüklediği, tünelli yeni çözümler arandığı konuşuluyor. Eğer TC Kamu Yönetimi bunu da yapmaya izin verirse, çok değil, 5 yıl sonra Bodrum’dan dışa göç vermeye başlarız.