[söyleşi]: “Yapılı Ortamda Paylaşım Alanlarının Artması Gerek”

Murat Şanal

SANALarc kurucularından Murat Şanal ile fuar yapıları ve paylaşım ortamları üzerine konuştuk.

 

Yapı sektörünün bugünkü durumunu kısaca değerlendirebilir misiniz? Size göre sektörde acil çözüm bekleyen sorunlar nedir? Sektörün kısa ve orta vadedeki vizyonunu çizebilir misiniz?

Önce fırsatları doğurmalıyız.

Bence mesleğimiz olumlu ve optimistlik üzerine olmalı ve olanların üzerinden ileriye ve daha iyi bir geleceğe doğru inşa edilebilmek, hatalar ve yanılgılar varsa onları düzeltmek ve geliştirmek üzerine. Dolayısıyla ben optimistim o konuda. Pek çok konuda negatif eleştiriye maruz kalan şeylerin de geliştirilebileceğini düşünüyorum ve de bunlar üzerine konuştukça daha iyi yapabileceğimizi de düşünüyorum. Sektörel paylaşımın artmasıyla da – bunlar bilgi, ilgi, hizmetler olur, kimi zaman madde üzerinden olur –  daha başarılı birlikteliklerin olacağını düşünüyorum. Yapılı ortamda paylaşım alanlarının artması gerektiğine inanıyorum. Paylaşım ortamları arttıkça onların sonucu olan fiziki öğelerin veya fiziki parçaların paylaşılabilme kabiliyetinin de daha fazla böyle ortamları yaratabileceğini düşünüyorum.  Önce fırsatları doğurmalıyız. Burada oturduğumuz alan da bir paylaşım alanı, sizin bulunduğunuz sektörün bir paylaşım arayüzü veya kapımızın önü de bir arayüz, kapımız da bir arayüz. Kapımızdan içeri ne kadar insan ağırlıyoruz? Kentimizde ne kadar insan ağırlıyoruz? Veya burada bulunduğumuz ortam İstanbul’u ziyaret eden bu kadar kişi için yeterli bir ağırlama merkezi mi? Bunların hepsi paylaşım alanları: kimisi kamusal, kimisi yarı kamusal, kimisi özel.. Bence bunlara odaklanmalıyız. Bunlar bence yapılı çevrenin, fiziki güzelliğinden öte ölçülemeyen, tartılamayan değer katan öğeleri; bir yeri diğer yerden farklılaştıran, özelleştiren… Keza bulunduğumuz coğrafya tekrarı çok nadir olan özelliklere sahip. Bütün sektörlerdeki anahtar oyuncuların bunun farkında olup bunları ana ilkeler olarak işlemeleri lazım. Tabi bunlar azınlık olarak başlayıp çoğalır. Gittikçe bu farkındalığın, bu bilincin yükselmesi lazım. Yükseldiğini de düşünüyorum. Kendi yaptığımız işlerden bile bu konuları konuştukça algının daha yükseldiğini hissediyorum açıkçası.IMG_2277 copy

Bir mimar olarak Yapı Fuarı’nı ziyaret sebebiniz nedir? Yeni iş ilişkileri geliştirmenize ve yeni projelerinize katkısı oluyor mu? Yapı Fuarı ziyaretlerinizin ileride yapacağınız projelere etkisi nasıl oluyor?

Zaman içinde gelişen niteliklerinden biri de mimarlara daha yönelik olması.

Yapı Fuarı’na gelme alışkanlığı hepimizde okuldan beri var. Sanırım bunun okullara kadar indirgenmesinde Yapı-Endüstri Merkezi’nin, yayınların da katkısı var. Bence olumlu ve güzel bir birikim yaratıyor. Birikim kısmı önemli; yıllarca sürekliliği, bizim hafızamızda edindiği yerler ve bıraktığı izler… Burası bir iş imkanından öte aslında çeşitli paydaşlarla, yoğun bir şekilde geçmiş dönemi ve önümüzdeki zaman dilimlerini değerlendirmek için faydalı oluyor. Yoksa kritik paydaşlarla zaten sürekli dirsek temasında oluyoruz. Ama bu sektörde yeni yer edinmeye başlamış bilgi gruplarına erişmek için iyi bir ortam oluyor. Zaman içinde gelişen niteliklerinden biri de mimarlara daha yönelik olması. Eskiden sadece yapı sektörüne odaklanmışken, yapı sektörünün anahtar oyuncuları olan mimarlara yönelmiş olmasını çok olumlu buluyorum; çünkü yavaş yavaş yapılı çevrenin niteliklendirilmesi için inşaat sektöründen mimarlık sektörüne atılımları yapmamız lazım. Son zamanlarda bunun önemi yavaş yavaş anlaşılıyor, yapı sektörü bunu özümsemeye çalışıyor, kendi alt sektörlerine aktarmaya çalışıyor. Ben önemli buluyorum bunlara katılmayı ve buradaki birlikteliği. Her yıl mimarlara yönelik temaların ön plana çıkartılması da sektöre değer katacak mimarlık ve  tasarım gruplarına da yapı sektörünün önünde olabilmesi için bir fırsat veriyor.

Yapı Fuarı hakkındaki görüşleriniz nasıl? Sizce fuarlar yapı sektörü için ne önem taşıyor? Bugünlerde düzenlenen fuarların önceki yıllara kıyasla farkları neler?

Bunlarla yetinmeyip artık daha çağdaş yapılı ortamlara ulaşmalıyız.

Benim ilk gelmeye başladığım senelerde Taksim’de, Hilton Oteli’nde yapılıyordu. Yer olarak tabi ki kolaydı; ama ürün gamı, sektör olarak çok daha dardı. Böyle şehir dışında büyük bir yere taşınmış olması toplum olarak hacimsel gelişimimizin bir yansımasını taşıyor; ancak niteliksel gelişmesine bir önderlik edemiyor. Az önce bahsettiğim konularda, İstanbul ve Türkiye’nin diğer şehirlerinde bu tür uluslararası paylaşıma açık yerlerin çağdaş yaşamı, mimariyi, teknolojiyi yansıtabilmesi gerektiğini düşünüyorum. Bu bir sorumluluk. Bunlarla yetinmeyip artık daha çağdaş yapılı ortamlara ulaşmalıyız. Bu fuar yapısının bunu yansıtmadığını düşünüyorum. İstanbul’a bu çağı yansıtacak bir fuar ve yapısının çok daha değer katacağını, ikincil üçüncül etkenlerle bu değerleri farklı sektörlere de ileteceğine inanıyorum. Sadece görsel olarak bile bir varış noktası niteliğinde olması gerektiğini düşünüyorum.

Son yıllara göre iç organizasyonun çok daha iyi olduğunu gözlemledim. Sektörel bölümlenmenin, sınıflandırmanın, kategorizasyonun daha iyi olduğunu gözlemledim. Bu tabi ki navigasyon için olduğu kadar odaklanma için de bir kolaylık sağlıyor.