“Geleceğe Yadigar” Tasarımlar Sergileniyor!

Ayça Yılmaz, The Empath Door. Fotoğraf: Volkan Doğar / Atölye Pera

Sürdürülebilirlik, uzun ömür ve kalite temalarına odaklanan ve Türkiye’nin yeni nesil tasarımcılarından yedisinin eserlerini sunan sergi ziyaretçilere kapılarını açtı. Amerikan Sertağaç İhracat Konseyi (AHEC) önderliğindeki Geleceğe Yadigâr (Future Heirlooms Türkiye) projesi, The Circle ve Yonga Mobilya’nın iş birliğiyle gerçekleşti.


“Geleceğe Yadigâr | Future Heirlooms”
Sergi

Tarih: 8 Eylül – 15 Ekim 2023
Yer: The Circle, Tomtom Mah. Tercüman Çk., No: 16/1, 34433, Beyoğlu / İstanbul


Amerikan Sertağaç İhracat Konseyi ve The Circle, 2022 yazında Türk sürdürülebilir tasarımının geleceğini keşfetme amacıyla başlatılan Geleceğe Yadigâr (Future Heirlooms Türkiye) projesini duyurdu. Aradan geçen bir yılın ardından, Türkiye’den yeni neslin yükselen yedi tasarımcısı, sadece sürdürülebilir tasarımın geleceğini değil, aynı zamanda kendi miraslarını ve Türkiye’nin zengin tasarım mirasının hikâyesini de keşfeden bir dizi eser yarattı.

Denizli’nin köklü ahşap mobilya tasarımcı – üreticilerinden Yonga Mobilya tarafından Amerikan kirazı, akçaağaç ve kırmızı meşeden üretilen yedi tasarım, Aslı Eylem Kolbaş, Ayça Yılmaz, Deniz Koldaş & Nazlı Mutlu, Deniz Yenidoğan, Gürcan Bulut, Öykü Üner ve Studio Yellowdot‘un (Bodin Hon & Dilara Kan) imzalarını taşıyor.

AHEC Bölge Direktörü Roderick Wiles bu projenin, malzeme ve hafızanın bir kutlaması olduğunu ve çevreye olan yaklaşımımız hakkında yerinde sorular sorduğunu belirtiyor ve sözlerine şunları ekliyor:

“Günümüzdeki kullan-at kültürüne son verme zamanı geldi. Artık düşük çevresel etkiye sahip malzemeleri kullanma zorunluluğumuz var. Bu önemli konular, günlük kararlarımızı da etkilemek zorunda. Özellikle tasarımcılar, ürünlerin planlanma şekli ve kullanılan malzemeler konusunda büyük bir etki potansiyeline sahipler. Bu proje, yükselen ve yetenekli Türk tasarımcılarla işbirliği yapma fırsatı sunarken, bol bulunan, çok yönlü olması ve güzelliğiyle dikkat çeken ancak bir o kadar da az bilinen Amerikan sert ağaç türleriyle çalışma şansını yaşatan mükemmel bir platform oldu.”

Projede yer alan ve İstanbul, İzmir, Milano ve Hong Kong gibi farklı şehirlerden mimarlık, iç mimarlık ve tasarım alanlarında üretimler yapan 5’i bireysel, 1’i ekip, 1’i stüdyo olmak üzere toplam 7 tasarım pratiği ve 9 tasarımcı, alternatif üretim yöntemlerini ve Amerikan sert ağaçlarının estetik görünümü ve çok yönlülüğünü keşfetmek için eşsiz bir fırsat yakaladı. Açık çağrıya başvuran tasarımcılar aralarında, Tom Dixon, Melkan Gürsel, Defne Koz, Seyhan Özdemir ve Mehmet Ali Uysal’ın yer aldığı jüri heyetinin titizlikle gerçekleştirdiği zorlu bir değerlendirme süreci sonucunda seçildi.

Jüri üyelerinden bir olan ve ödüllü tasarım stüdyosu Autoban‘ın Kurucu Ortağı Seyhan Özdemir, seçim sürecine katılımıyla ilgili olarak şunları söyledi:

“Hem hızlı üretim hem de hızlı tüketimin egemen olduğu bir pazar ve kültürde, malzeme ve işçiliğe öncelik veren bir projenin bir parçası olmak gerçekten harika bir deneyim. Özellikle de yadigâr niteliğinde, nesiller boyu dayanacak ve estetik bir zarafetle yaşayacak eserler yaratma fikri heyecan verici. Ahşapla çalışma ve zarif el işçiliği ile birlikte teknolojik yeniliklere öncelik verme, Autoban’ın pratiği ve yaklaşımının temel taşlarıdır. Bu nedenle, aynı vizyonu paylaşan genç tasarımcıların çalışmalarını tanıyan ve destekleyen bir girişimin bir parçası olmak, bizim için büyük bir anlam taşıyor.”

Bir diğer jüri üyesi olan ve ünlü mimarlık ofisi Tabanlıoğlu Mimarlık’ın Kurucu Ortağı Melkan Gürsel ise; “Yeni tasarımcıların bu tür programlarla desteklenmesi çok değerli ve motive edici. Özellikle seçilen projelerin fiziksel olarak hayata geçirilmesi ve sergi aracılığıyla ürünlerin ve yaratıcılarının ilgili kitlelerle buluşması bu gençlerin önünü açacaktır,” dedi.

Yedi tasarım, 15 Ekim’e kadar İstanbul Beyoğlu’ndaki The Circle mekânında sergilenecek. Mimarlık, tasarım, sanat ve kültür için bir araştırma ve üretim platformu olan The Circle ayrıca bu alanlarla kesişen disiplinler arasındaki etkileşimlere de odaklanıyor. Farklı paydaşlarla bir araya gelerek projeler geliştiren platform, sergiler, paneller, seminerler, atölye çalışmaları düzenlemekle birlikte kültür ve sanat projelerine de ev sahipliği yapıyor.

Bu gibi projelerin dünya standartlarında üretim olmadan hiçbir işe yaramayacağı düşünülen programda Denizli’deki Yonga Mobilya, Geleceğe Yadigâr (Future Heirlooms Türkiye) için üretim ortağı olarak seçildi. Yonga Mobilya ekibi bir proje ortağı olarak sadece karmaşık işleri yüksek bir standartta üretmekle kalmadığı gibi, tasarımların ilk konseptlerini gerçekleştirilebilir eserlere dönüştürmek için tasarımcılarla saatlerce çalıştı. Yonga Mobilya Genel Müdür Yardımcısı Özlem Yılmaz, “20 yılı aşkın süredir üretimimizde Amerikan sertağacı kullanan bir fabrika olarak bu projede yer almak ve tasarımcılara, tasarımlarının üretiminde üç farklı sertağaç türünün kullanımı konusunda rehberlik etmek bizim için heyecan vericiydi. Malzemenin, tasarımın ve zanaatın değerine dikkat çeken Geleceğe Yadigâr’da üretici olarak yer almamızı sağlayan AHEC’e teşekkür ederiz” dedi.

Aslı Eylem Kolbaş
(Speculating) Dom Hans van der Laan’s (Irrational) Bench

Aslı Eylem Kolbaş (Speculating) Dom Hans van der Laan’s (Irrational) Bench. Fotoğraf: Volkan Doğar / Atölye Pera

Tasarım nesneleri, tekil/referanstan-bağımsız olmaktan daha fazlasıdır; şekillendirdikleri çevrenin yanı sıra tarihsel bağlamın birer parçasıdırlar – bir sokak, bir mahalle, bir topluluk gibi. Şimdiye dek, tasarım objeleri, yalnızca insanları özne olarak barınmaya koşullandırarak, insan bedenini de bu tasarımın standart ölçü kriteri olarak tanımlanmıştır. Ancak artık, tasarım kriterlerinde bildiklerimizi unutup yeniden yazmak, faillere özne olarak insan-olmayanları eklemek gerekir. Var olan bir tipolojiden yola çıkarak tasarlanan bu mobilya; karmaşık, sürekli değişen iç mekan, mimari ve hatta kentsel çevreyle hemhal olabilirken, insan-merkezli tarihsel ikizine de bir yandan göz kırpar.

Tasarımın referansı, Hollandalı keşiş ve mimar olan Dom Hans van der Laan’ın 1960’larda kendisinin “plastik sayı” diye adlandırdığı kavramla tasarladığı bir kilise bankına dayanır. Plastik sayı, van der Laan’ın içinde bulunduğu Modernizm akımının da etkisiyle, üzerinde uzun ve derin düşündüğü bir rasyonel düzen sistemidir. Bu sistem, sayılar ve oranlar üzerinden yürütülür. Dom Hans van der Laan’ın tasarım prensibini sürdürmek için, orijinal referansından farklı elemanlar eklenmiş olsa da, plastik sayı mantığına tabi kalınması, malzeme seçimi ve detayların kararlaştırılmasında da yardımcı olur.

Bu tasarım, bir taraftan var olana işaret etmek ve ondaki değeri hatırlatmak, bir diğer yandan bu rasyonel ve insan odaklı tasarım anlayışını tersine çevirmek ister. Bunu ifade eden en temel kararlardan biri iki farklı malzeme kullanımıdır. Burada, referansın birebir uygulandığı sandalyede malzeme olarak kiraz ağacı kullanılırken, tasarımın geri kalan kısımlarında kırmızı meşe ağacı seçilmiş ve hem renk, hem doku olarak ayrışmaları öngörülür.

Bir diğer taraftan, bu tasarımdaki detaylar, tasarımın doğasını sorgulayarak değiştiren düğümler olarak belirir. Tasarım süreci boyunca, plastik sayıya sadık kalınırken, detaylarda yeni katmanlar oluşturmak hedeflenir. Bu açıdan, üreticinin süreçte kurduğu iletişim; malzemenin doğasını anlamanın, onun yeni aktörlerini insandan-fazlası olarak belirlemenin; ne denli bir müştereklik gerektirdiğini gösterir. Son olarak, makroformun yanı sıra detaylara da bu bütüncül süreçte eş önem verildiğinde, belki de Hans van der Laan’ın plastik sayı teorisinin ötesinde, tasarımda yepyeni pencereler açabileceğini görmekte önemli bir rol oynar.

Ayça Yılmaz
The Empath Door

Ayça Yılmaz, The Empath Door. Fotoğraf: Volkan Doğar / Atölye Pera

Tasarım önerisi, insanlar ve evcil hayvanlar arasındaki ilişkinin derin bir iç gözleminden ortaya çıkıyor. Kedilerin evdeki nesnelerle oynak etkileşimlerinden ilham alan konsept, çift amaçlı bir yaratım olarak şekilleniyor: kediler için bir oyuncak ve insanlar için anıtsal bir iç mekan yapısı. Tasarım, bize onların dünyasını deneyimleme fırsatı sunarak, uyumlu bir arada yaşamayı ve karşılıklı anlayışı teşvik ederek empati geliştirmeyi amaçlıyor.

Tasarımla olan etkileşimde, evcil hayvanlarımızla empati kurmaya, onların duygularını ve ihtiyaçlarını kabul etmeye teşvik ediliyoruz. Evcil hayvanlar ve insanlar için ortak bir alan görevi görerek anlamlı bağlantılar ile neşe ve sevgi anlarını teşvik ediyor. Bu empatik ortam, evcil hayvanlara değerli arkadaşlar olarak davranmanın ve bireyselliklerine saygı duymanın önemini vurguluyor.

Sonuç olarak, tasarım önerisi, evcil hayvanlar ve insanlar arasındaki derin bağı kutlayarak empati ve şefkati teşvik ediyor. Türler arasındaki uçurumu kapatarak hem evcil hayvanların hem de insanların hayatlarını zenginleştirirken daha derin bir bağ ve anlayış geliştiriyor.

Konseptin fonksiyonel materilizasyonu kısmında kedilerin bölge belirleme, saklanma, güvenli alan ve oyun alanı oluşturulması için ahşap nasıl rol oynayabilir? Ve değiş tokuş edilen bir alanda her iki türe yönelik keyifli bir hissiyat için neler yapılabilinir?

Ahşap dokunulduğunda ve ortam ışığındaki duruşuyla etkisi farklı açılardan sezilebilir hale gelir. Kırmızı meşe bu anlamda kontrast bir damar yapısıyla hareketli bir görünürlük sağlıyor ve etrafında bulunanları şaşırtmalı yerleşim düzeninde bir göz gezdirmeye davet ediyor. Tasarım sürecinde kullanıcıları (yani kediler ve kedigilleri!) şaşırtan bir detay geliştirilerek derin yüzey dokusu eklendi. Bu şekilde kedilerin tırnakları için fonksiyonel bir derinlik katıldı. Aynı zamanda insanlar için de ortam ışığında bir çok pürüzsüz kaygan ahşap yüzeylerin aksine ağaçların eşsiz dokularına derinden göz gezdirme şansı sunuyor. Kırmızı meşeye uygulanan doğal yağ seçimi sayesinde ise damar renklerini ortaya çıkartan bir etki sağlandı.

Peki seri üretimden bir yadigâr nasıl elde edilebilinir? Bu anlamda yapı nasıl oluşturulabilinir? İşte bu noktada Denizli’de bulunan Yonga Mobilya’ya ziyaret esnasında üretim yöntemleri incelendi. Yapıyı oluşturmak için kolay üretilebilir adımlar hesaplandı. Parça birleşim detayları üzerine yapılan konuşmalarda incelikli detaylar üzerine çalışıldı. Demonte olarak tasarlanan yapı sürdürülebilirlik açısından faydalı bir dokunuş sağlıyor.

Deniz Koldaş & Nazlı Mutlu
Blocked

Deniz Koldaş & Nazlı Mutlu, Blocked. Fotoğraf: Volkan Doğar / Atölye Pera

Blocked, göründüğünden daha çok potansiyel vadeden ahşap bir küp olarak tasarlandı. Kolektif hafızada yer alan ahşap küp oyuncak ile ilişkilenme öğretisi, Blocked’un kapalı küp görünümünde tekrar ederek kendisiyle ilişkilenmeye davet eder. Tasarım formu ve malzeme yapısından ötürü ahşap malzeme ile özdeşleşir. Oyuncaklı yapısı; formunu oluşturan parçaların birbirleriyle, zeminle ve kullanıcıyla ilişkilenmesiyle kurgulanır. Küp formu, kilit parçanın kaldırılıp kalan üç modülün ayrılarak zemine uygun yerleştirilmesi ile kullanılır hale gelir.

Üretim sürecinde Yonga Mobilya ile sürekli iletişim kuruldu. Yapılan toplantılarda mobilyanın masif ve kütlesel olması dışında malzemenin sert ağaç yapısından dolayı öz ağırlığının yüksek olması sebebiyle tasarımda ciddi bir ağırlık söz konusuydu. Tasarımın mobil olmasını istendiği için bu bir problem oluşturuyordu; ancak formun ve malzemenin sert yapısı birbirini destekleyerek çalışması sebebiyle karara sadık kalındı.

Toplantıda konuşulan detaylardan bir diğeri de “artı” parçalarda frezelenirken köşelerinde bir radius oluşturması konusuydu. Üretim detayı olarak bu konuda Yonga Mobilya ile en keskin görünümü yaratmak için yarıçap küçültülerek anlaşmaya varıldı. Bir başka önemli konu da tasarımda ahşap lif yönüne karar verilmesiydi. Tasarımda, her bir birimi ayakta durduğu pozisyonda ayaklarda görünen liflerin zemine dik yerleşmesi şeklinde bir düşünce vardı. Her bir birimin ayrı ayrı ve bir arada olduğu halinin, bütünsel algılanması için derzlerin minimum görünmesi önemli olduğundan üreticiyle konuşularak mock-up yeniden düzenlendi.

Deniz Yenidoğan 
Pruva

Günümüz tasarımında kalıcılık, nesnelerin formu, malzemesi gibi unsurların yanı sıra şiirsel ve taşıdığı derin kavramlarla elde edilir.

Deniz Yenidoğan, Pruva. Fotoğraf: Volkan Doğar / Atölye Pera

“Pruva”, günümüzde yaygın olan bireyciliğe ve sorumsuz tüketim alışkanlıklarına meydan okuyan bir bank tasarımıdır. Bir kişinin tek başına oturmasına izin vermeyerek, paylaşmanın ve “ben” mantığından uzaklaşmanın önemini  sembolize eder. Tasarım, kullanıcıları eylem ve tercihlerinin farkında olmaya teşvik ederek, topluluk bilincini ve ortak sorumluluğu ön plana çıkarır. Bunu deneyimsel bir yaklaşımla iletmeyi amaçlar, başkalarıyla, belki de yabancılarla bankı paylaşma eylemi, empati ve dayanışma duygusunu pekiştirir. Ve oturma gibi çok temel bir eylemi, kollektif bir eyleme dönüştürür.

“Pruva”nın yaratım sürecinde, çevremizdeki nesnelerin tasarımlarının kişilerin davranışlarını etkilediğini, proje briefi doğrultusunda aşırı tüketimi, aşırı üretim üzerinden değerlendirerek, üreticilerin sundukları çeşitlilikte sorumlu davranmalarının gerektiğini vurgulamaya amaçlar. Pruva’nın temel çıkış noktası daha iyi bir geleceğe; birlikte, paylaşarak varılabileceği düşüncesidir. Bu düşünceyi tek başınayken oturulamamasıyla fonksiyonu bir şekilde ifadeye yem ederek tasarım yoluyla iletir. Bu durum geleceğe yadigâr temasında tasarıma sosyo-politik bir anlam yükler. Pruva’nın formu temiz hatlar yerine düzensiz-asimetrik yüzeylere sahip ve bu ahşap malzemenin doğallığını ve bu doğallığın güzelliğini ön plana çıkarır. Tasarım sürecinde Yonga Mobilya tarafından yapılan prototip denemeleri, malzeme seçimi ve üretim detayları gibi konuları Circle ekibi ve Sayın Jüri Üyeleri ile birlikte değerlendirerek nihai sonuca ulaşıldı.

Gürcan Bulut
Teeter-Board

Gürcan Bulut, Teeter-Board. Fotoğraf: Volkan Doğar / Atölye Pera

Tarih boyunca yaşamı şekillendiren “Oyun” kurgularının, evrilerek eski uygarlıklardan günümüze, günümüzden gelecek nesillere aktarılarak devam edecek olması; Geleceğe Yadigar teması çerçevesinde tasarım fikirleri geliştirirken yola çıkış noktası olmuştur. Araştırmalarını oyunun tasarım ile ilişkisine yoğunlaştırdığında, denge prensipli oyunlar üzerinde odaklanmıştır. Diğer yandan, doğal bir materyal olan ahşabın tercih edilmesi nedeniyle, tasarımın malzemesi ile formu arasında bir paralellik de kurmak istemiştir. Bu doğrultuda, eğlence üzerine kurgulanmış zamansız bir oyun olan tahterevalli ile, çok uzun bir zaman dilimi süresince yine denge içinde varlığını sürdüren kaya oluşumlarının buluşması yönünde çalışmasını geliştirmiş, doğal kaya oluşumlarını inceleyerek eskizler oluşturmuştur.

Natürel etkiyi olabildiğince vurgulamak üzere çeşitli geometri, kalınlık ve ebatlarda kütleler geliştirmiştir. Atölye ekibi ve jüri ile birlikte gerçekleştirilen renk ve doku etütleri sonucunda, derin fırçalama ile belirginleştirilen yüzeylerde antrasit tonda koruyucu yağ uygulamasını tercih etmiştir. Üretimin gerektirdiği yoğun birleştirme uygulamalarına müsaitliğinin yanı sıra, belirgin desenlere sahip olması ve çeşitli renk tonlarının uygulanabilmesi bakımından en uygun seçeneğin Amerikan kırmızı meşe ağacı olduğuna karar verilmiştir. Zaman içinde aşınırken nitelik kazanacak olan Teeter-Board koleksiyonunun, simetrik ancak dengeli yapısıyla, bir çeşit oyun keyfi veren bu ilk iki kompozisyonu bu şekilde ortaya çıkmıştır.

Öykü Üner
Ogata

Öykü Üner, Ogata. Fotoğraf: Volkan Doğar / Atölye Pera

“Future Heirloom” endüstriye bir şeyler söylemek ve onları hayata geçirmek için değerli bir açık çağrıydı. Primitif fikirlerden yola çıkarak zamansız ve sürdürülebilir detaylar üzerine odaklanmamı sağladı. İnsanoğlunun gelişimindeki kilit an, insanın dik durup uzuvlarına yeni roller verdiği andır. Önerilen Ogata raf sistemi, tıpkı insanoğlunun hareketinin başlangıcı gibi uzuvların tasarımda rol aldığı eklemlenme sisteminden ilham alınarak kurgulandı. Başlangıç” ve “Yön” anlamlarına gelen “Ogata” ismi ile uyumlu olarak geçmişten geleceğe yön veren bir anlatıya odaklandı.

Ogata Raf birimi oldukça dinamik bir formdadır ve kullanıcı parçaları birleştirerek ve obje yerleşimine göre bölmeleri değiştirerek zaman içinde alternatif çözümler sunmaktadır. Doğal ahşap görünümlü olan Amerikan akçaağacı, karmaşık bir birleşik yapıda hareketliliğin hafifliğini ve saflığını hissettirmek amaçlı seçilmiştir. Ek olarak kullanıcılara dokunma deneyimini sunan modüler sistem, kullanıcıların malzemeyle ve tasarımla ilgili tecrübe edinmelerine olanak tanır.

İlk etapta önerilen tasarım, harekete uygun şekilde, oyularak kanalların oluşturulması ve hareketli geçme kolonların birleştirilmesi ile üretildi ancak stabilite konusunda problemler oluştu. Hareketi ve geçiciliği hedefleyen bir tasarımın durağanlığını geliştirmek adına AHEC ve üretici firma ile geliştirilen diyaloglar sürecin en verimli kısmıydı denilebilir. Tüm büyük ölçekli ve küçük detaylar arasında değişen kararlar sonucunda karmaşık kıvrımlı detaylar, doğanın sadeliği gibi daha minimal detaylara dönüştü. Dikeyde uzanan tasarım biraz daha yatayda uzanarak hareketlilik ve durağanlık arasında denge kuran, estetik bir sisteme dönüştü.

Studio Yellowdot
Bodin Hon & Dilara Kan | Checkered

Studio Yellowdot, Bodin Hon & Dilara Kan, Checkered. Fotoğraf: Volkan Doğar / Atölye Pera

The “Checkered”, masif kiraz ve akçaağaçtan yapılmış, eğlenceli bir dokunuş katan dama tahtası deseniyle süslenmiş bir banktır. Masa oyunlarının büyüleyici dünyasına saygı duruşu niteliğindeki tasarımı, onu her alana neşe katan değerli bir yadigâr haline getiriyor. Modern CNC makineleriyle üretilmiş ve elle monte edilmiştir, pürüzsüz kıvrımları ve karmaşık deseni iki ahşap arasındaki doğal güzelliği ve kontrastı sergiler. Yadigâr bir obje olarak, nesilleri masa oyunlarının kalıcı cazibesine bağlayarak bağ kurma ve eğlenceli rekabet anlarını teşvik eder.

Dama tahtası deseni için iki Amerikan sert ağaç türü olan kiraz ve akçaağaç arasında daha güçlü bir renk kontrastı seçmek için üreticiyle birlikte çalıştık. Ahşabın doğal dokusunu ve rengini korurken en iyi korumayı sağlayan cilayı bulmak için çeşitli cilaları test ettik ve sonuçta ince uygulanmış cilada karar kıldık. Tamamen ahşap bir yapım yöntemi kullanmaya karar verdikten sonra üretim süreci basitti ve planlanandan önce tamamlanarak tasarımı genişletmemize olanak sağladı.

Mentorumuzun yönlendirmesiyle, bankla uyumlu olacak şekilde eğlenceli ve yuvarlak bir tasarıma sahip özel bir “satranç takımı” tasarladık. İstanbul’daki yerel bir zanaatkar, üreticinin üretiminden arta kalan ahşap malzemeyi kullanarak bunu üretti. Future Heirlooms için Amerikan kirazı, akçaağaç ve kırmızı meşe ile çalışmanın inanılmaz derecede önemli bir başka yönü de, proje için kerestenin Türkiye’ye karbon negatif olarak gelmiş olmasıdır. Bu, teslim edilen kerestenin içinde, ormandan çıkarma, hızarlama, fırınlama ve hatta nakliye süreçlerinin tamamında salınan CO2 eşdeğerinden daha fazlasının tutulduğu anlamına geliyor.

Bu üç türün toplamın yaklaşık %30’unu oluşturduğu ABD sertağaç orman kaynağının büyüklüğü, yedi tasarımın yapımında kullanılan tüm kerestenin ABD sertağaç ormanında doğal yenilenme yoluyla sadece 2,3 saniyede değiştirilebileceğini göstermektedir.

Geleceğe Yadigâr (Future Heirlooms Türkiye) hakkında daha fazla bilgi edinmek ve tasarım yolculuğunun detaylarını öğrenmek için AHEC ve The Circle web siteleri ile sosyal medya platformlarını takip edebilirsiniz. “Geleceğe Yadigâr | Future Heirlooms” sergisini ise her gün 10.00 – 19.00 saatleri arasında The Circle‘da ziyaret edebilirsiniz.


AHEC 
Amerikan Sertağaç İhracat Konseyi (AHEC), ABD sertağaç ihracatçılarını temsil eden, ABD sertağaç endüstrisi için önde gelen bir uluslararası ticaret birliğidir. AHEC, Amerikan sertağaçlarını tanıtmak için dünya çapında programlar yürütmektedir. Geleceğe Yadigâr, Amerikan Sertağaç İhracat Konseyi’nin bugüne kadar Avrupa, Orta Doğu, Avustralya ve Güney Afrika’da yaptığı etkili ve iddialı iş birliklerinden ilham alıyor. Amerikan sert ağacının güzelliği, performansı ve sürdürülebilirliğini öne çıkarmak için yürütülen bu iş birlikleri farklı tasarım ekiplerini, yenilikçi tasarımları ve kusursuz ahşap işçiliğini bir araya getiriyor.

Daha detaylı bilgi için: www.americanhardwood.org
IG: @americanhardwood_mea

The Circle 
The Circle 2018 yılında, Selçuk Avcı, Sanja Jurca Avcı, Markus Lehto, Eda Çarmıklı, Yüksel Demir, Kemal Seyhan, Nurgül Türker, Dilara Tekin Gezginti ve Ece Çakır Aidan tarafından kurulan mimarlık odaklı bir kültür, sanat, araştırma ve üretim platformudur. Mimarlık – tasarım bilgisini ve pratiğini derinleştirmek ve paylaşıma açmak için projeler geliştirir ve etkinliklere ev sahipliği yapar. Mimarlık kültürünü çok yönlü bir bakışla ele alan ve mimarlığı diğer akademik ve sanatsal disiplinlerle bir bütün olarak değerlendiren The Circle, mimari araştırma projelerinin yanı sıra kültür-sanat ve mimarinin iç içe geçtiği proje, sergi ve etkinlikler için açık bir platform olmayı hedefler. Mimarinin disiplinler arası etkileşimlerini araştırmayı ve pratiğe dökmeyi hedefleyen The Circle bünyesinde bu amaçla sergiler, paneller, konuşmalar, seminerler, akademik dersler, çeşitli atölyeler ve sahne performansları düzenlenir.

Daha detaylı bilgi için: www.thecircle-o.com
IG: @thecircle.o

Yonga Mobilya 
1974 yılında Denizli’de kurulan Yonga, 22.000 m² alan üzerine inşa edilmiş 20.000 m²’lik son teknoloji fabrikasında doğal masif ahşap ve kaplamalardan yüksek kaliteli mobilyalar üretmektedir. İlk olarak Devlet Malzeme Ofisi için mobilya üreten Yonga, daha sonra aralarında Antalya Sheraton, İstanbul Marmara, Pamukkale, İstanbul Richmond Otelleri ve Bodrum Sea Garden Tatil Köyü’nün de bulunduğu yüzlerce otel için fason üretim ve dekorasyon konusunda uzmanlaşmıştır. 2001 yılında Marks & Spencer ve Ercol gibi İngiltere’nin tanınmış markalarına kaliteli mobilya ihraç etmeye başlayan şirket, M&S’in en büyük dolap mobilyası tedarikçilerinden biridir ve şu anda John Lewis’e de tedarik sağlamaktadır. Yıllık 90.000 adet montajlı ve demonte mobilya ünitesi kapasitesi, 600 konteyner ihracat kapasitesi, ortalama 320 çalışanı ve 6.000 m3 masif ahşap işleme kapasitesiyle Türkiye’nin en büyük sert ahşap mobilya üreticisidir.

Daha detaylı bilgi için: www.yongamobilya.com
IG: @yongamobilya

Amerikan Kırmızı Meşe
Quercus rubra

Amerikan kırmızı meşesi çekici, açık damarlı, esnek bir ağaçtır ve Amerika ormanlarındaki en yaygın sert ağaçtır. Mükemmel buharla bükülme özelliklerine sahip, sağlam ve dayanıklı bir ahşaptır, cilalanması ve boyanması kolaydır, bu da onu mobilya ve iç mekanlar için ideal bir seçim haline getirir.

Kırmızı meşe ile ilgili detaylı bilgi için tıklayınız

Amerikan Sert Akçaağaç
Acer saccharum, Acer nigrum

Avrupa akçaağacı ve çınarın yakın kuzeni olan Amerikan sert akçaağacı, kuzey eyaletlerini tercih eden soğuk iklimli bir türdür. Ağırlıklı olarak kremsi beyaz renkte, dayanıklı bir kerestedir ve işlenip cilalanarak çok pürüzsüz bir yüzey elde edilebildiğinden dünya genelinde spor zeminlerinin gözdesi haline gelmiştir. Aynı zamanda akçaağaç şurubunun birincil kaynağıdır.

Akçaağaç ile ilgili detaylı bilgi için tıklayınız.

Amerikan Kiraz
Prunus serotina

Amerikan kirazının rengi pembeden kırmızımsı kahverengiye kadar değişir ve ışığa maruz kaldığıngaxxsxulaşır. Kolayca işlenebilir ve zımparalanıp cilalandığında pürüzsüz camsı bir yüzey oluşturur. Bu özelliği onu tornalama, panel ve kaplama uygulamaları için çok uygun kılar ve akustik özellikleri müzik aletleri ve oditoryumlar için ideal olduğu anlamına gelir.

Kiraz ile ilgili detaylı bilgi için tıklayınız