Alp İşmen’in, “Aşk imiş…” Sergisi 13 Mayıs’a Kadar (Mixer)de!

Adını Fuzûlî’nin bir beytinden alan Alp İşmen’in “Aşk imiş…” isimli ilk kişisel sergisi, 13 Mayıs’a kadar Mixer’de sanatseverlerle buluşuyor.


“Aşk imiş…”
Sergi

Sanatçı: Alp İşmen
Tarih: 8 Nisan – 13 Mayıs 2023
Yer: Mixer, Beyoğlu / İstanbul


“Aşk imiş…”, sergi tanıtım metninde şöyle açıklanıyor:

‘Aşk imiş…’ sergisi, ikili ilişkiler, aşk, sevgi gibi kavramlar etrafında şekilleniyor. Alp İşmen’in ikili olma halini ele aldığı lavi, çizim, gravür gibi farklı tekniklerdeki eserlerini bir araya getiriyor. Sergi, aşkın tanımlanmaktan öte tanımsızlığına ve yarattığı duyguların zihinsel süreçlerine odaklanırken sanatçının üretim pratiği ile örtüşen paralellikleri izleyiciyle buluşturuyor.

Aşk, kültürel ve dönemsel olarak farklı ifade biçimleri gösterse de insanlık tarihinin en temel duygularından biridir. İnsanoğlu yüzyıllar boyunca birliktelik arayışına ihtiyaç duymuştur. Öyle ki bu durum, aşkı insanın varoluşu üzerinden tanımlamaya ve yorumlamaya kadar gitmiştir. ‘Aşk, insan varoluşu sorununa tek makul ve tatmin edici cevaptır’ diyen Erich Fromm’a göre, insanın özünde var olan hayatta kalma güdüsünün bir ifadesidir. Aristoteles ve Plato’ya göre aşk eksiklik hissini azaltma ve ortak paydada buluşarak birbirini tamamlama, bir bütün olma isteği iken Jean-Paul Sartre’a göre özgürlüğün sınırlarını zorlayan diğer kişinin benliğiyle bütünleşme arzusudur. Öte yandan bell hooks’a göre aşk, insana karşı duyulan sevgi, saygı ve ilginin yanı sıra, karşılıklı bir öğrenme, büyüme ve dönüşüm sürecidir. Her düşünür, aşka farklı bir pencereden baksa da aşkın hayatın anlamını ve değerini artırıp zenginleştirdiği konusunda ortak paydada buluşmuşlardır. Bu bağlamda bir araya gelen eserler Aşk imiş… sergisinin çıkış noktasını oluşturuyor. Alp İşmen’in zihnindeki aşk kavramı kağıt ve mürekkeple yorumlanarak bilindik uzuvlar ve hibrit figürler şeklinde karşımıza çıkıyor. Tanıdık gelen, iyi bilindiği düşünülen ancak tanımlanamayan bu hibrit figürlerin cinsiyetlerinin ve aidiyetlerinin bir önemi yoktur. Onlar sadece ruh akrabalığı yapan bedenler olarak sergi mekanına yayılıyor. (…)”