[Ayın Yorumu] – Murat Germen: “Büyük Yıkım – II. Bölüm”

Armutlu ve Elektrik Mahalleleri, Antakya / Hatay. Öncesi: Google Street View / Sonrası: Murat Germen, 2023

Depremin ardından hasar tespit çalışmaları için Adıyaman, Hatay ve Kahramanmaraş’a giden Murat Germen, Ayın Yorumu bölümünde, Kültür Meclisi’nde yer alan ve Adıyaman ile Kahramanmaraş illlerinden fotoğraflarla yayınlanan “Büyük Yıkım”* başlıklı yazısının devamı niteliğinde bir çalışma ile Hatay’a odaklanıyor. 


Daha önce Kültür Meclisi sitesinde, deprem bölgesinde gördüklerime, duyduklarıma dair bir yazı yayınlandı ve tekrara düşmemek için linkini vererek başlamak istiyorum.

Bu linkte yayınlanan fotoğraflar daha çok Adıyaman ve Maraş illerine odaklanıyordu. Hatay son gittiğim il idi ve binlerce fotoğrafı editlemek çok zaman aldığından önceki yazıya yetiştirememiştim. 10 gün süren ve evden dışarı adımımı bile atamadan devamlı bilgisayar başında devam eden editleme bugün itibarıyla bitti. bi-özet’in yayınladığı bu 2. bölüm büyük çoğunlukla Hatay’ın farklı ilçelerindeki (Antakya, Defne, Harbiye, Samandağ) hasara odaklanıyor. Daha önce olduğu gibi gene öncesi ve sonrası karşılaştırması var. Bunun için, coğrafi konum bilgisi içeren fotoğraflarımdan yola çıkarak Google Haritalar’da lokasyon belirledim ve “Google Street View” olarak anılan sokak fotoğrafları evreninden aynı açıyla ekran görüntüsü aldım. Kullanılan lens ve çekim açısı farklılıklarından kaynaklanan hafif bazı görsel tutarsızlıklar olsa da içerik tümüyle aynıdır, güvenle bakabilirsiniz. Karşılaştırma yapmamın nedeni; ne tür binaların enkaza dönüşebildiklerini, “yumuşak kat” olarak adlandırılan ve zemin katta ticari işlev içeren dükkanların olmasının yıkımları nasıl etkileyebildiğini, bölgedeki bina stokunun mimari/inşai kalitelerini, tarihi yapıların hangilerinin zarar gördüğünü göstermek.

Deprem 10 (son olarak Urfa’nın da dahil edilmesine karar verilmesiyle 11) ili etkiledi. Bazı illerin diğer illere göre daha çok hasar aldığını biliyoruz. En çok zarar ziyan görülen 3 il arasında Hatay’ın en büyük yıkıma maruz kaldığı konusunda herkes hemfikir. Bir ile diğerlerine göre daha çok ya da daha az üzülmenin depremde hayatını kaybedenlere ve tüm varlıklarını yitiren depremzedelere büyük ayıp olduğunun bilincindeyim. Hatay özelinde yiten çok önemli bir boyutun çok-kültürlülük olduğunu belirtmek ihtiyacı hissediyorum. Çeşitli siyasi, kültürel, toplumsal, mimari, kentsel ayrıştırma politikalarının dayatıldığı bir dönemde Mardin, Hatay gibi çoğulcu kültürel yapıyı sindirmiş ve sürdüren kentlerin değeri iyice ön plana çıkıyor.

Kentleri fiziki olarak yeniden inşa etmek er ya da geç mümkün. Bu fiziksel inşa sürecinde coğrafyaya / demografiye uygun kentsel planlama stratejilerinin, iklime / doğaya / zemine / depreme uygun mimari tasarımların kullanılması gerektiği açık. Ekonominin sırtını yasladığı inşaat sektörünü domine eden özel şirketlerin yaşanılası ve güvenli şehirler, binalar üretmekten çok, nasıl daha fazla kâr edebilecekleri konusuna odaklandıkları ortada. Bu konjonktürde, şehirleri yeniden inşa ederken ortaya ne çıkacak; kendine has şahsiyetlere ve kimliklere sahip kentler yeniden inşa edildiklerinde onyıllardır, yüzyıllardır sürdürdükleri kimliklerini koruyabilecekler mi konusunda büyük endişeler taşıyoruz. Monoblok bir kültür yaratma konusunda hoyrat bir şekilde yoluna devam eden siyasi erk önüne gelen herşeyi (torunu olmakla avundukları imparatorluk mirası da dahil olmak üzere) dümdüz etmeye kararlı.

Şartlar buyken, Hatay’ın çok-kültürlülüğünün yitirilmesi büyük yıkımın ardından başka büyük bir yıkımın daha gerçekleşmesi anlamına gelir. Çoğul demografik yapısı, dayanışmacı alışkanlıkları, farklı kökenden gelenlerin birbirlerine olan saygısı, yöreye has tatları ile Hatay ve daha da özelinde Antakya yeniden inşa sürecinde en dikkat edilmesi gereken yerleşme olarak ortaya çıkıyor. Cismani inşa sürecinin ruhani inşayı aksatmayacağı, İstanbul ve benzeri şehirlerde kentsel dönüşüm kisvesi altında yürütülen rant odaklı inşaat sürecinde gözlemlediğimiz mahalleliyi yerinden etme (displacement) ve mülksüzleştirme (dispossession) süreçlerinin zinhar devreye girmeyeceği, her gelir grubundan insanın yaşama hakkı olduğu, hemşehrilerin kent haklarını talep edebilecekleri bir planlama istiyoruz.

Murat Germen, Mart 2023

*
Murat Germen’in Kültür Meclisi sitesindeki “Büyük Yıkım” başlıklı yazısı için:

Büyük yıkım


Murat Germen. Portre Fotoğrafı: Enis Öncüoğlu

Murat Germen

Murat Germen İstanbul’da yaşayan ve çalışan; 1965 doğumlu bir sanatçı, eğitimci ve arşivci. Sabancı Üniversitesi SSBF’nde sanat ve tasarım dersleri vermekte. Fotoğraf, mimarlık, planlama, yeni medya,sanat konularında birçok yayını olan Germen, uluslararası platformda onlarca konferansa davet aldı.

Sanatçının eser külliyatı; aşırı kentleşme ve soylulaştırma, mülksüzleştirme, katılımcı vatandaşlık, kent hakları, yerel kültürlerin sürdürülebilirliği, insanın doğada neden olduğu tahribat, iklim değişikliği, küresel ısınma, su hakları gibi konulara odaklanıyor. Skira (İtalya) ve MASA’dan (Türkiye) iki adet monografik kitabı yayımlandı. Doksanın üzerinde uluslararası/ulusal kişisel-karma sergiye katkıda bulundu. Sanatçının farklı eserlerine ait 400’ün üzerinde edisyon, yurtiçi-yurtdışındaki kişisel ve kurumsal koleksiyonlara dahil edildi.

muratgermen.com