(TMMOB İçmimarlar Odası) “Deprem Bildirgesi” Yayımladı

TMMOB İçmimarlar Odası 20 Şubat 2023 tarihinde “Deprem Bildirgesi” yayımladı:

Acil durum ve afet olayları ile bağlantılı tehditlerin paralelinde oluşan riskler ve bu risklerin sonucu oluşan hasarlar, insan yaşamını ve yaşadığı binalar ile iç mekânları olumsuz yönde etkilemektedir. Afet ve acil durum yönetim sistemi bütüncül bir çalışmadır. Yönetim faaliyetleri çalışmaları sonucu ortaya konulan riskler ve sonrasında oluşturulan gereklilikler, mekânsal anlamda “erken tedbir alınması ve uygulanması” gerektiğini belirlemektedir. Nedeni her ne olursa olsun, güvenlik ve emniyet faktörleri söz konusu olduğunda, daha az değişken bir yapının gerekliliği söz konusudur. Bu nedenle mekân içi emniyet bir ihtiyaç değil, gerekliliktir.

Çıkarılan kanun ve yönetmelikler doğrultusunda yapısal gerekliliklere yönelik, teorik teknik gereklilikler tek başına yeterli olmamaktadır. Ülkemizde afet boyutunda yaşanan depremlerin sonucunda edindiğimiz deneyimler, yapılarda uygulamaya ve denetlemeye yönelik gerekliliklerin yeniden değerlendirilmesini şart kılmaktadır. Bina mimarisi ile iç mekân planlaması ve uygulamasında, tasarımcıların yasal zorunluluklara ek olarak güvenlik açısından hangi faktörlerin zarar azaltıcı bir etken olarak yapılandırılacağına dair çalışmalar acil durum/afet eylem planlarıdır. Temel hedef; uzun dönem içerisinde can ve mal kaybının azaltılması ve/veya önlenmesi için gerekli olan düzenlemelerin ve tedbirlerin alınmasıdır.

Yapısal çevre ilişkili tasarım ve planlama süreci, meslek disiplinleri arası ekip çalışmasını gerektiren ve farklı ölçeklerde değerlendirilmesi gerekli olan bir süreçtir. TMMOB İçmimarlar Odası “Serbest İçmimarlık Hizmetlerini Uygulama, Tescil ve Mesleki Denetim Yönetmeliği” 5. maddesi gereği; içmimar mesleğini iç mekâna bağlı kapalı ve yarı kapalı alanlarda, konfor koşulları, güvenlik ve işlevler üzerinden oluşturmaya, uygulama ve denetlemeye yetkili ve sorumludur. Bu nedenle içmimarlık tasarım ve uygulama yaklaşımları önemli ve sorumlulukları büyüktür.

İçmimarın Sorumluluğu
Tehditlere karşı, yapıların sadece yapısal olarak dayanıklı olmaları yeterli değildir. Mekân içi organizasyonu ile iç mekân bileşenleri, olası riskler kapsamında belirlenmiş tehditlere (deprem, yangın, şehir seli vb.) karşı emniyet oluşturacak niteliklere sahip olmalıdır. İç mekânda yer alacak düzenlemeler ile belirlenen kriterler, Acil Durum Yönetim Sistemi içinde yer alan evreler paralelinde değerlendirilmelidir. İçmimarların yönetim sistemi akışına ve süreç ilişkisine hâkim olması, süreç içerisinde hangi noktada devreye girileceğinin ve sistemin hangi aşamasında yer alınacağının bilinmesi açısından önemlidir. Bu aşama; “Acil durum/Afet Yönetim Sistemi” içinde yer alan, “önlem ve zarar azaltma” evresidir.

Planlama sürecinden itibaren ilişkili bir ekip çalışmasını gerektiren ve farklı ölçeklerde çalışılması gerekli olan bu sürecin son halkasını, iç mekân tasarımı ve uygulaması oluşturmaktadır. Konuya içmimarların sorumlulukları açısından bakıldığında, olası riskler çerçevesinde yapının fonksiyonu göz önünde bulundurularak, mekân içi planlamanın afet zararlarını azaltmaya yönelik olarak tasarlanması gereklidir. Mekân içi müdahalelerin, iç mekân tasarım ve organizasyonlarının kaçış yollarını zayıflatıcı ve güvenli erişim açısından risk oluşturucu mekânsal etkileri olmaması gerekmektedir. Bu noktada, önleme ve zarar azaltmaya yönelik yapısal düzenlemelerin yanı sıra, iç mekân planlamalarının da hem olay anında hem de sonrasında can kaybı ve güvenliği açısından ne kadar önem taşıdığı belirgin olarak ortaya çıkmaktadır. İç mekân tasarımlarında ana hedef; konfor, işlev ve estetik değerlerin yanı sıra, mekân içinde aktif ve pasif güvenlik önlemleri ile güvenli tasarım değerlerini sağlamaktır.

Güvenli Tasarım Yaklaşımı ve Deprem Hasarları
Afet olayları karşısında binalarda ve mekânlarda yapısal, yapısal olmayan ve alt yapı hasarları oluşmaktadır. Güvenli tasarımın temelini; olası hasarların azaltılması için aynı hedefe yönelik olarak farklı disiplinlerin yapı, iç mekân ve donatı elemanları tasarım ve organizasyonlarının bütüncül bir tasarım yaklaşımı ile ele alması oluşturacaktır. Güvenli tasarım açısından kurgulanan sistemin zayıflatıcı değil, kuvvetlendirici ve destekleyici yaklaşımları göstermesi gerekmektedir. Yasal zorunluluklar ve yönetmelikler doğrultusunda oluşturulan güvenli mimari, iç mekândan ve içmimarlık disiplininden soyutlanamaz olan bir sistemin bütüncül parçalarıdır.

Deprem oluşum şekline, mesafesine, boyutuna göre değişiklik gösterdiği gibi, verebileceği çevresel zararları da buna bağlı olarak farklı boyutlarda can ve mal kaybına neden olmaktadır. Yapısal çöküntü birdenbire yaşanmaz. Yapılarda meydana gelen deprem hasarlarının nedenlerini

  • Depreme uygun olmayan mimari ve/veya taşıyıcı sistemler
  • Donatı detaylarının yetersiz veya yanlış olması
  • Yapım/uygulama aşamasında yaşanan denetimsizlik ve farklı üretimin yapılması oluşturmaktadır.

Yıkım yaşanan binalarda yaralanmalar, ağır yaralanmalar ve ölümlerin meydana gelmesi kaçınılmazdır. Bağlı olduğu yetersizlikler sonucu binalarda istenmeyen yıkımlar meydana geldiği gibi, depremin oluş şekline göre alt yapı hasarları, yapısal ve yapısal olmayan hasarlar oluşmaktadır. 1999 Kocaeli depreminde (*) mekânsal nesneler sonucu oluşan yaralanmaların %50 sinin yapısal olmayan, %40’ının yapısal ve %10’unun her ikisini içerici nitelikte olduğu anlaşılmıştır. Ölümlerin %88’i ise yapısal nesnelerin sonucu meydana gelmiştir. Yapısal hasarların boyutu büyüdükçe, karmaşa boyutu da büyümektedir. Büyük ölçekli hasarların meydana gelmesi ile gerekli tedbirler acil olarak alınmazsa, afet yan etkileri zincirleme olarak birbirini takip etmektedir. Afet sırası ya da sonrası yapısal hasarların oluşumu ile eşzamanlı elektrik hatlarında kopmalar sonucu oluşan yangınlar, su ve gaz hatlarında yaşanabilecek patlama ve sızıntılar olmaktadır. Deprem sonucu betonarme binalar için orta hasarlı binalarda kolon ve kirişlerin çoğunda çatlaklar oluşmaktadır. Bu durumda; sıvada büyük çatlaklar ve gözle görülür boyutta hasarlar meydana gelip, iç mekân yüzey ve donatılarında dökülme ya da kırılmalar yaşanabilir. İç mekânlar yaşamın güvenliği açısından gerekli düzenlemelere ve uygulamalara sahip koruyucu nitelikleri taşımalıdır. Bu tip durumlar için gerekli olan düzenlemeler ve tasarım yaklaşımları, iç mekânda güvenli tasarım değerlerini oluşturmaktadır. (…)

Bildirgenin tamamına buradan ulaşılabillir.