Yerebatan Sarnıcı, kapsamlı bir restorasyon çalışmasının ardından geçici bir sergiyle 23 Temmuz’da ziyarete açıldı. Bu vesileyle Hüseyin L. Kahvecioğlu, Ayın Yorumu bölümünde yapıyı ışık ve mekân ilişkisi üzerinden ele alıyor.
Etkili perspektifler, güçlü bir derinlik hissi ve muğlaklaşan sınırlar… Işığın ustaca kullanımıyla yaratılan bu etki, yer altında olma durumunun muhtemel kasvetli, kapalı ve sınırlayıcı hissiyatını adeta tersine çeviriyor. Müdahale edilmesi, hatta dokunulması oldukça zor olan bir yapıda mekânı ışıkla yeniden kurmak, bunu tasarımın esas meselesi olarak öne çıkarmak elde edilen nitelikli sonucu yaratan en kritik kararlardan biri olmuş. Bahsi geçen bu yapı Yerebatan Sarnıcı. Sarnıcın herkesçe bilinen ve burada tekrar anlatmaya gerek olmayan tarihi, mimari ve kültürel değerini bir kenara bırakırsak, bence en önemli özelliği sunduğu sıra dışı mekânsal deneyim. Şehrin yoğun, sıkışık ve fazlasıyla hareketli bir noktasında, daracık bir kaldırımdan girdiğiniz giriş yapısı içinden bir merdivenle aşağılara inerken adeta zaman ve mekânda bir geçiş yaşanıyor. Şehrin gürültüsü yerini mutlak bir sessizliğe bırakırken dingin, derin, oldukça büyük, gündelik hayat ritminin durduğu, sıra dışı bir mekânla karşılaşıyorsunuz. Böyle bir mekâna mimari olarak yapılabilecek en iyi müdahale, mümkünse hiçbir şey yapmamak olabilir. Mekânın “kendisi” olarak varlığını sürdürülebilmesini ve ziyaretçisiyle buluşabilmesini sağlamak fazlasıyla yeterli. Yeni tamamlanan restorasyon çalışmasını başarılı kılan da bu yaklaşımın hissediliyor olması. Restorasyon ve yapısal güçlendirmenin gerekleri dışındaki mimari müdahale yaklaşımı, ihtiyaç duyulan yeni unsurları yalın ve işlevsel bir tavırla minimize ederek mekânı ön plana çıkarmayı hedefliyor. Tasarım sürecindeki bu kararın doğal sonucu olarak da “ışık” tasarımın en önemli enstrümanı olmuş. Yeraltındaki mutlak karanlığın ve mekânın varoluş sebebi olan suyun, ışık-mekân ilişkisini görünürlük ve anlam boyutlarıyla işlemek için sunduğu potansiyel, tasarımcılar tarafından başarıyla değerlendirilmiş. Eklenen nesnel, yapısal unsurları asgari düzeyde tutarak daha fazla “tasarlamadan” durabilmeyi başarmak mekânın etkileyici atmosferinin öne çıkmasına imkân vermiş. Sonuçta yapının bağlam ve özelliklerini doğru ve tutarlı bir tavırla ele alarak mekânı ışıkla kurmayı hedefleyen mimari yaklaşım, iyi bir aydınlatma tasarımı ve uygulaması ile etkileyici bir sonuca ulaşmış. (Ara not; burada ışığa yapılan vurgu mekanın genel aydınlatma tasarımına yönelik. Belli zaman aralıkları ile yapılan ışık gösterileri ve değişen, dönüşen ışık efektleri bu değerlendirmenin konusu dışında.)
Yaklaşık 1500 yıllık geçmişi ile şehrin en önemli tarihi yapıları arasında yer alan Yerebatan Sarnıcı, bu uzun ömrü boyunca pek çok kere onarım ve restorasyona tabi olmuş. Çoğunlukla yapısal sorunların giderilmesine yönelik onarım ve güçlendirmeler yapılırken, zaman içinde bir ziyaret yapısı için gereken düzenleme ve eklemeleri konu alan mimari müdahaleler de yapılmış. 2019 yılında başlayan ve geçtiğimiz ay tamamlanan son restorasyon çalışması kapsamında mekân, farklı zamanlarda eklenen ve hem ağır hem yıpranmış olan yapısal unsurlardan arındırılmış, malzeme ve yüzey özelliklerini görünür hale getiren çeşitli teknik işlemler yapılmış, yapısal olarak güçlendirilmiş, geçmişte eklenen gergi elemanları daha narinleriyle değiştirilmiş. Çıplak gözle yapılan bu tespitler nitelikli bir sonucu gösterirken koruma disiplini ve mühendislik açısından yapılacak daha kapsamlı değerlendirmeleri işin uzmanlarına bırakmak gerek.
Yerebatan Sarnıcı, sunduğu sıra dışı deneyim ile mimarlığa ve mekâna ait pek çok konuyu düşünmek ve tartışmak için oldukça iyi bir bağlam sunuyor. Yapılan son müdahale de iyi bir tasarımın daha fazla olanla değil, yerine göre asgari ve en yalın olanla gerçekleşebileceğini gösteriyor.
İBB Miras’ın öncülüğünde gerçekleşen bu uygulamada Doğu Kaptan’ın proje yönetimi altında Atelye 70 ve Insula Architettura e Ingegneria mimari ve iç mekân tasarımını üstlenmiş, Aydınlatma Tasarımcısı Adriano Caputo’nun öncülüğünde Studio illumine aydınlatma tasarımını, TEPTA aydınlatma projesinin üretim ve uygulamasını yapmış. Restorasyon sürecinin yüklenicisi ise HERA Restorasyon olmuş. Daha pek çok uzman ve akademisyenin farklı rolleriyle katkı sağladığı süreç sonunda Yerebatan Sarnıcı uzun bir aradan sonra dünyanın her yerinden gelen ziyaretçilerine kapılarını açmış durumda.
Hüseyin L. Kahvecioğlu, Ağustos 2022
