Güncel çalışma koşullarında mimari üretim süreçlerinin durumunu öğrenmek amacıyla başlattığımız “Siyah Pijama” isimli araştırma bölümümüzde GEO_ID ortaklarından Tuğçe Rizeli Bilgi sorularımızı cevapladı.
Bu yeni süreçle baş etmek için neler yapıyorsunuz?
Evden çalışma düzeninde ikinci ayı tamamlarken ekibimizin motivasyonunu düşürmeden ofis içindeki çalışma düzenimizi elimizden geldiğince korumaya çalışıyoruz. Hayatı dolu dolu yaşamaktan keyif alan, genç ve dinamik tasarımcıları barındıran bir stüdyo ortamımız var ve bu sinerjiyi kaybetmemek bizler için çok önemli.
Sürmekte olan projelerimizin hiç aksamadığını söyleyebilirim, iş programlarımıza bağlı kalarak herkes kendi sorumlu olduğu projede çalışmaya devam ediyor. Düzenli toplantılarla bir araya gelip ortak kararları alıyor, işleri takip ve kontrol etme fırsatı buluyoruz. Beni asıl düşündüren yeni projelerin bu ortamda aynı verimlilikle nasıl geliştirilebileceği…
Uzaktan çalışmaya hangi noktada karar verdiniz? Sizi bu kararı almaya yönlendiren ne oldu?
Birçok ofis gibi ilk vakanın görüldüğü haftanın hemen ertesinde, 16 Mart’ta uzaktan çalışmaya başladık. Salgının ilk günleri de olsa, ofise gelmek bir tür “zorunluluk” haline dönüşecekti ve ekibimizden kimsenin kendini huzursuz ya da güvensiz hissetmesini istemedik. Hem kendimiz ve hem de sevdiklerimizin sağlığı için hızlıca çalışma modelimizi uzaktan çalışmaya uygun hale getirdik.
Uzaktan çalışırken hangi araçları kullanıyorsunuz?
Dijital ortamdaki tasarım süreci, ekran başında geçirdiğimiz zaman artmış gözükse de aşağı yukarı aynı şekilde devam ediyor. Hepimiz bireysel olarak ofiste kullandığımız yazılımları kullanmaya devam ediyoruz. Birbirimizle olan iletişimi de Skype üzerinden toplantılar yaparak gerçekleştiriyoruz. Öte yandan, tasarım süreci aslında çoklu bir medyumda gerçekleşiyor ve kullanamadıklarımızın eksiklikleri baki; malzeme kütüphanemiz, mock-uplar ve yan yana-yüz yüze etkileşimin dijitale transferi ile kaybettiğimiz insana özgü iletişim-işbirliği niteliklerimiz.
Sizin için uzaktan çalışmanın dezavantajları ve avantajları neler?
Herkesin gün içinde kendi programını yapabilmesi, konsantrasyon oluşturabilmesi, ortak bir problemi birlikte aşmaya çalışıyor olmanın motivasyonu bizim için avantaj oldu. Bugüne kadar hem tasarım sürecini hem projelendirme aşamasını çok verimli bir şekilde ilerlettik.
Fakat bazı projelerde malzeme seçimlerini bekletiyoruz, tasarımı bir noktaya kadar ilerletebilsek de ofiste olmadan, üreticiler ile bir araya gelmeden, numuneler ürettirip bunları test etmeden nihai kararlar almamayı tercih ettik. Normalleşme süreci dahilinde ilk bu konularda yol almayı hedefliyoruz.
Elinizde ne tür projeler (şantiye, fikir, yarışma) vardı? Projelere göre çalışma organizasyonunda nasıl değişiklikler oldu?
Hem tasarım aşamasında hem şantiye sürecinde hem de şantiye hazırlığında olan projelerimiz vardı. Tasarım süreçleri, iş programımızı aksatmadan devam ediyor. Sona yaklaşan şantiyeler de hızlıca tamamlandı. İnşaat işlerinin başlamadığı projelerde ertelemeler oldu ama bu süreci satın alma hazırlıkları vs. ile değerlendirdik.
Şehir dışı ya da yurt dışı projeleriniz var mı? Bunlar nasıl etkilendi?
Şehir dışında tamamlanmak üzere olan bir otel projemiz vardı. Bu süreçte mümkün olduğu kadar hızlı bir şekilde inşaat bitirilmeye çalışıldı. Tabi hem stüdyoda aldığımız tedbirler, hem de sonrasında gelen seyahat yasakları nedeniyle şantiyede son kontrolleri yapma fırsatımız olmadı. Şantiyelerin son zamanları bizim için çok önemli, mutlaka yerinde yaptığımız müdahaleler olurdu, ekleme-çıkarmalar, değişiklikler… Son dokunuşlar eksik diyebiliriz.
Sizce bu salgının yapı malzemeleri ve tasarım kararları üzerinde dönüştürücü bir etkisi olacak mı?
Çoklukla otel-restoran gibi hizmet sektörüne proje üreten bir ofis olarak, ortak kullanım alanlarındaki tasarım kriterlerinin kısa ve uzun vadede çok etkileneceğini düşünüyorum. En azından önümüzdeki dönemde etkisi kritik düzeyde olacak. Kullanım alanlarındaki kişi yoğunlukları azalacak, kolay temizlenebilir ve hijyen hissi daha yüksek malzemelerin kullanımı ön plana çıkacak. Daha şeffaf mekanlar ön plana çıkacak. Eğlence mekanlarının tekrar güvenilir yerler haline gelmesinde iç mimarlara büyük görevler düşüyor.
Ayrıca çok uzun süreyi evlerimizde geçirdiğimiz için birçok kişinin “ev” ile ilişkisinin değiştiğini gördük. İhtiyaçların tekrar gözden geçirileceğini ve yenileme süreçlerinin başlayacağını düşünüyorum.