Bu yıl 19.’su düzenlenen IPYD Dinamikler 2018 Uluslararası Proje Yönetim Kongresi kapsamındaki 2. Dinamik İnşaat Yönetimi Zirvesi’nin iletişim sponsoru olarak “İnşaat Sektöründe Çevik Dönüşüm” üzerine bir dizi söyleşi gerçekleştirdik.* Cevher Kanber, Melike Turan ve Sertan Yiğit’ten oluşan “Akıncılar” pilot proje ekibi adına Metal Yapı Bütçe ve Planlama Koordinatörü Sertan Yiğit, sorularımızı yanıtladı.
…bize farklı bir bakış açısı kazandırabileceği inancıyla çevik yönetim yaklaşımına dahil olduk.
“Çevik Proje Yönetimi” yaklaşımını ilk duyduğunuzda ne düşündünüz, bu projeye dahil olmaya nasıl karar verdiniz?
Metal Yapı olarak yönetim kademesinde yeni yaklaşım ve uygulamaları destekleyen bir anlayışa sahibiz. Bu anlamda Çevik Proje Yönetimi yaklaşımını ilk duyduğumuzda aklımıza gelen ilk şey mevcut proje yönetimi anlayışımızdan ne farkı olduğuydu. Öncelikle işe bunun detaylarını araştırmakla başladık. Araştırmalarımız devam ettikçe söz konusu modelin mevcut yöntemimizden çok farklı olmadığını gördük. Bu noktada bize farklı bir bakış açısı kazandırabileceği inancıyla çevik yönetim yaklaşımına dahil olduk.
Bu yaklaşımı hangi projenizde denediniz, o projeyi seçmenizde neler etkili oldu?
Çevik yönetim anlayışını “Turkevi Center” projemizin tasarım kısmında hayata geçirmeye karar verdik. Esasında Turkevi Center projesi tasarım, imalat ve montaj fazları başta olmak üzere birden fazla süreci kapsamakta. Fakat gerek süreçlerin yeni başlıyor olması gerekse projenin farklı bir coğrafyada (Amerika’da) olması sebebiyle oluşabilecek koordinasyon problemlerinin asgari düzeye indirgenmesi isteğinin söz konusu yaklaşımı denememizde etkili olduğunu söyleyebilirim.

İnşaat sektöründe haftalık olarak hedef belirleyip, kontrolünün yapılması gerçekten bazı noktalarda zorlayıcı olabiliyor.
Çevik yaklaşımı projenize adapte ederken en çok hangi konuda zorlandınız?
Öncelikle çevik yönetim yaklaşımını uygulamaya başladığımızda belirlediğimiz haftalık sprint sürecinin bizi zorladığını söyleyebilirim. İnşaat sektöründe haftalık olarak hedef belirleyip, kontrolünün yapılması gerçekten bazı noktalarda zorlayıcı olabiliyor. Bununla birlikte projenin henüz tasarım sürecinde olması ve dolayısıyla sprint süreci içerisinde işveren tarafından gelebilecek revizyon veya ilave istekler sizi hafta başında belirlediğiniz planın dışına itmek zorunda kalabiliyor.
Peki, bu yaklaşımın size kattığı en önemli değer ne oldu?
Klasik yönetim modelinde iş dağılımı, bir yönetici tarafından yapılırken çevik yönetim modelinde ise iş dağılımını takımın kendi kendine yapması önemli bir farklılık olarak ortaya konabilir. Diğer taraftan sprint’lerde belirlenen hedeflere takımın sahip çıkması da bazı noktalarda kişilerin daha fazla sorumluluk almasını sağlıyor. Bu noktayı biraz daha açacak olursak; “Akıncılar Takımı”nın içerisindeki herhangi bir birey sprint içerisindeki hedeflere bakarak, inisiyatif kullanıp öncelikle teslim edilmesi gereken çizimlere yoğunlaşabiliyor. Söz konusu durum teslim tarihlerindeki ötelemelerin minimize edilmesi açısından da önemli.
Bu noktada modelin dinamiklerini çok iyi anlayıp, firmanıza uygun bir yapı belirmeniz gerekiyor.
“Çevik Proje Yönetimi” yaklaşımı tavsiye eder misiniz, kimlere tavsiye edersiniz?
Çevik Proje Yönetimi yaklaşımını klasik proje yönetim modelinden sıkılıp, artık yeni bir tecrübe yaşamak isteyen her firmaya tavsiye edebilirim. Hangi sektörde olduğunuzun veya hangi işlerle uğraştığınız çok da önemi olmadığını ayrıca eklemek isterim. Önemli olan nokta; bu modeli kendi işletmenizde nasıl kurgulayacağınız. Bu noktada modelin dinamiklerini çok iyi anlayıp, firmanıza uygun bir yapı belirmeniz gerekiyor. Sonrasında yapmanız gerekense çevik bir şekilde sürecin takipçisi olmaktan başka bir şey değil.

*2.Dinamik İnşaat Yönetimiş Zirvesi’nde bi_özet söyleşilerine mobilya desteği veren Ersa’ya teşekkürler.