[Ayın Yorumu] – Yağmur Yıldırım: “2022 Gündemi: Geçinemiyoruz, Barınamıyoruz…”

Ayın Yorumu bölümünde bu ay Yağmur Yıldırım, geride bıraktığımız 2022 yılını ekonomik kriz ve barınma krizi odağında değerlendiriyor.

Geçtiğimiz yılın hem siyaset gündeminin hem de gündelik hayatımızın göbeğindeki meselesi yaşadığımız yakıcı ekonomik kriz ve barınma kriziydi. Pandemi sonrasında yaşanan üretim ve tedarik sorunları, artan tüketici enflasyonu, siyasi ve ekolojik etmenlerin doğurduğu enerji krizi dünya genelinde büyük çaplı ekonomik türbülanslara neden oldu. Bununla beraber Avrupa’da konut kiralamalarının özel şirketlerin tekelinde oluşu, pandemi sonrası kentsel hareketliliğin değişimi, Airbnb gibi kısa süreli konut kiralama uygulamalarının yeniden yaygınlaşması gibi pek çok farklı küresel ve yerel dinamik de -Almanya’da referandum uygulanmasına uzanan siyasi sonuçları olan- bir barınma sorununu tetikledi. Bu küresel ortamın Türkiye bağlamında, çok çeşitli politik, ekonomik, kentsel etkenlerin yarattığı, şiddetli bir kriz yaşadığımız hepimizin malumu. Kentsel dönüşüm ve inşaat sektörüne ilişkin uygulamalar, konut stratejileri, ekonomi politikaları, döviz kuruna bağlı olarak artan enerji ve malzeme maliyetleri bu krizin Türkiye’ye özgü nedenlerinden bazıları. Öğrenciler erişilebilir ve sağlıklı barınma talebiyle parklarda sabahlarken hükümetin arka arkaya önlem kararları açıkladığı, bu önlemlere rağmen fiyatların fahiş yükselişinin durmadığı, yaklaşan seçimin gerilimli atmosferinde politikacıların birbiri ardına vaatler sıraladığı, bu sırada alım gücünün gittikçe düştüğü bir yıl geçirdik. Bu ortamda pek çok insan temel ihtiyaçlarını dahi karşılayamadı, yerinden edildi; pek çoğu yaşam örüntülerini değiştirmek zorunda kaldı.

Dünyada son on yılda konut fiyatları en çok artan ülkelerden biri olan* Türkiye’deki barınma krizi ve özgül nedenleri üzerine şimdiden genişleyen bir külliyat oluştu. Öte yandan bu krizin etkilerinin yakın gelecekte ne olacağının da yeni mimarlık ve kent sosyolojisi araştırmalarınca incelenmesi elzem. İstanbul’da Bekar Kadın Olmak kitabının yazarı Ceren Lordoğlu, geçtiğimiz günlerdeki bir konuşmasında İstanbul’da yalnız yaşayan bekar bir kadın fenomeninin belki de yakın gelecekte gözlemlenmeyeceğini belirtmişti.** Lordoğlu’nun işaret ettiği üzere, Türkiye’deki mevcut barın(a)ma(ma) ortamında kadın+lar, LGBTİ+ bireyler, çocuklar, yaşlılar, ve başka dezavantajlı toplumsal gruplar nasıl etkileniyor? Kimler nasıl yerinden ediliyor? Bu grupların kentsel mobiliteleri nasıl değişiyor? Bu durumla baş edebilmek için kim nasıl mekânsal taktikler geliştiriyor ya da yaşam biçimleri nasıl değişiyor? Bu sorular ve başkalarıyla, Türkiye’nin krizlerle dönüşen yeni barınma topografyasını haritalamak gerekiyor.

Temel bir insan hakkı olan sağlıklı konuta erişim, konutun bir yatırım aracına dönüştüğü Türkiye’de son derece adaletsiz. Farklı ihtiyaçlara yanıt veren, farklı gelir gruplarını gözeten, erişilebilir, güvenli, topluluk odaklı işleyiş modelleri olan konut planlamalarına ihtiyacımız acil. Bu talebin yüksek seslerce dillendirildiği, mimarların ve yöneticilerin etkili, gerçekleştirilebilir ve kapsayıcı çözüm önerileri üzerinde çalışacağı bir yıl olacağını düşünüyorum ve umuyorum. Adil barınma arzının, geçtiğimiz yıl İstanbul özelinde gerçekleştirilen kritik rehberler niteliğindeki iki kapsamlı planlama çalışmasının, Vizyon 2050 Strateji Belgesi ve Beyoğlu Mekansal Strateji Planı’nın ana konuları arasında yer almasını önemli buluyorum.

Yaşadığımız ekonomik krizin yeni yılın mimarlık ve kent gündemine taşıdığı bir başka meseleninse dönüşen sosyal yaşam ve bunun kentsel örüntüleri olduğunu düşünüyorum. Pandemi sürecinde benimsenen açık alan kullanımının yerleştiğini, parkların, sahil kesimlerinin, kamusal alanların ve diğer ücretsiz mekânların büyük rağbet gördüğünü gözlemliyorum. Müze Gazhane, AKM gibi İstanbul’un çiçeği burnunda kamusal alanlarının her daim kalabalık ve canlı olduğunu, ücretsiz kültür sanat etkinliklerinin mekânları önünde uzun kuyruklar oluştuğunu, kamusal alanlarda nitelikli ücretsiz programlar sunmak için yerel yönetimlerin adeta birbiriyle yarıştığını görmek sevindirici. Kütüphane Troleybüs, Moda İskelesi gibi bu yıl açılan, konforlu ve zengin içerikli kütüphanelerin çok çeşitli İstanbullularca sahiplenilişini görmek ve Rami Kütüphanesi gibi yeni kütüphanelerin de yolda olduğunu duymak umut verici. Yeni, nitelikli ve erişilebilir kamusal mekânların böylece talep edilmesi ve benimsenmesinin yeni iyi mimarlıklar getireceğini umuyorum.

Ekonomik krizin Türkiye’deki mimarlık pratiklerini ve mesleğin emek koşullarını nasıl etkileyeceğininse bu yıl üzerinde çok tartışacağımız bir diğer konu olacağını düşünüyorum. Artan malzeme ve tedarik maliyetlerinin, kısılan bütçelerin, uzayan proje süreçlerinin mimarlık ofislerinin alışıldık çalışma biçimlerini etkilediği bir süredir arkadaş meclislerinde, mesleki buluşmalarda, çeşitli toplantılar ve çalıştaylarda sıkça konuşulan bir konu. Öte yandan yine hem pandemi sürecinin hem de artan maliyetlerin etkisiyle pek çok ofis kısmen ya da tamamen uzaktan çalışma biçimlerini benimsedi ve pek çoğu ekiplerini küçülttü. Mimarlık mesleği içindeki emek koşulları ve hak arayışları için Ücretli ve İşsiz Mimarlar Forumu gibi bağımsız örgütlenmeler bir süredir çalışmalarını sürdürürken akademideki hak gasplarına karşı örgütlenen akademisyenler de bu mücadelenin bir parçası oldu; Vakıf Üniversiteleri Dayanışma Meclisi’nin (VÜDAM) kurularak meslek hakları için örgütlü bir mücadeleye başlamasını çok önemli buluyorum. Bu ortamda hem mimarların emek koşullarının nasıl dönüştüğü ve dönüşeceğinin hem de mimari proje süreçlerinin mevcut ekonomik ve politik ortamda nasıl etkileneceğinin yılın mimarlık gündeminde ana meselelerimizden olacağı şüphesiz.

Türkiye’nin siyasi bir dönüm noktası yaşayacağı bu yılın belirsizliklerinden, politik gerginliğinden, beklentilerinden ve tartışmalarından mimarlık gündeminin etkilenmeyeceği düşünülemez. Çalkantı ve düğümlerin asgari olacağı; dönüştürücü tartışmaların, demokratik, sürdürülebilir, nitelikli mimarlık arayışlarının ve imkanlarının çoğalacağı; umut ve adalet getiren bir yıl olması dileğiyle…

Yağmur Yıldırım, Ocak 2023

*
Knight Frank (2022) Global House Price Index. Erişim adresi: https://content.knightfrank.com/research/84/documents/en/global-house-price-index-q2-2022-9334.pdf
International Monetary Fund (2022). Global Housing Watch. Erişim adresi:
https://www.imf.org/external/research/housing/index.htm
**
Lordoğlu, C. (2022). Kadınların Mekansal Güvenlik Arayışı: Kamusal Özel Alan Geçişkenliği Üzerine Yeniden Düşünmek, Mutfak / Matbakh Çalıştayı: Toplumsal Cinsiyet ve Kent. 12 Kasım, Gaziantep.