[Siyah Pijama] – Two Plus Architects: “… uygulama süreci nasıl olacak, bilemiyoruz.”

Ilgın Yeşim Eldeş'in çalışma mekanı.

Güncel çalışma koşullarında mimari üretim süreçlerinin durumunu öğrenmek amacıyla başlattığımız  “Siyah Pijama” isimli araştırma bölümümüzde Two Plus Architects’ten Tuna Bayram Ekiz, Ilgın Yeşim Eldeş, Bahar Durmuş, Enes Ekiz ve Arif Kemal Atçılar sorularımızı cevapladı.

Bu yeni süreçle baş etmek için neler yapıyorsunuz?

Ilgın Yeşim Eldeş: Bu yeni süreç her mimarlık ofisinin olduğu gibi bizim de çalışma alışkanlıklarımızı değiştirdi. Her sabah 10’da online ve görüntülü olarak bir araya gelerek, birbirimize nasıl olduğumuzu sorarak güne başlıyoruz. Yüz yüze iletişimden bu kadar kopuk olduğumuz bir dönemde her gün virüs ve iş dışında bir şeyler konuşmak hepimize iyi geliyor ve güne motive ediyor. Bu sohbetin ardından elimizdeki işleri ve neler yapabileceğimizi konuşuyoruz.

Uzaktan çalışmaya hangi noktada karar verdiniz? Sizi bu kararı almaya yönlendiren ne oldu?

Tuna Bayram Ekiz: Bahar ve ben ofise çok yakın oturuyoruz ama Ilgın çok uzakta. Metrobüsle gelmek zorunda kalacaktı. Onu riske atmak, onun yakınlarını, bizi, bizim yakınlarımızı riske atmak demekti. Sağlığın işten daha önemli olduğunu herkesin anladığı bir süreçteyiz. Bu yüzden böyle bir karar aldık.

Uzaktan çalışırken hangi araçları kullanıyorsunuz?

Arif Kemal Atçılar: Biz de Zoom’cu ekiplerden biriyiz. Buna ek olarak çağımızın vazgeçilmezi Whatsapp uygulamasında kurduğumuz ofis grubu üzerinde sürekli iletişim halindeyiz.

Sizin için uzaktan çalışmanın dezavantajları ve avantajları neler?

Bahar Durmuş: Ofis ortamında yan yana olarak  işleri konuşmak, motivasyonu olumlu yönde etkiliyor. Hem İş hem de yaşam alanı olarak kullandığımızda ev, zaman zaman odaklanma sorunu yaşatabiliyor. Bu bir dezavantaj bence. Her sabah belli bir saatte toplantımız oluyor. Bunu erteleme ve öteleme şansımız olmuyor. Ofiste olsaydık ve o an bir misafir olsaydı, bunu erteleyebilirdik. Hiç aksatmadan bu toplantıları yapabiliyoruz. Bu açıdan ise olumlu bir etkisi oldu.

Elinizde ne tür projeler vardı? Projelere göre çalışma organizasyonunda nasıl değişiklikler oldu?

Tuna Bayram Ekiz: Ofis olarak fit-out projeler gerçekleştiriyoruz. Elimizde üzerinde çalıştığımız tadilat ve iç mimari projeler mevcut. Tasarım aşamasında herhangi bir aksaklık olmadı. Bu süreçte iki projenin tasarım sürecini tamamladık bile ama uygulama süreci nasıl olacak, bilemiyoruz. Süreç uzarsa uygulama aşamalarında problemler yaşanabilir… Sonuçta bu projelerin gerçekleşmesi gerekecek. Gerçekleşmediği taktirde hem işveren hem de ofis olarak biz maddi ve manevi zarara uğrayacağız. Öte yandan mevcut durumda şantiyede olmak da ne kadar doğru? Bu, sektörce konuşulup ortak ve alternatif bir yol bulunmalı diye düşünüyoruz.

Şehir dışı ya da yurt dışı projeleriniz var mı? Bunlar nasıl etkilendi?

Enes Ekiz: Şehir dışı şantiyemiz olumsuz olarak etkilendi. Şantiye sürecinde birçok kalem iş ve buna bağlı olarak da aktör birbirine bağlı. Ben gitmesem olmuyor. Malzemeci arıyor. Malzemeci aramasa, iş veren… Bütün bu aktörlerin lehine bir çözüm bulunmalı. Yoksa da kimse devam eden şantiyelere kızmamalı. Ben gitmek istemiyorum ama mecbur kalıyorum.

Sizce bu salgının yapı malzemeleri ve tasarım kararları üzerinde dönüştürücü bir etkisi olacak mı?

Tuna Bayram Ekiz: Olmasını ümit ediyoruz ama bu konuda çok olumlu değilim. Bir kavram olarak “sürdürülebilirlik”in gündemde olduğu günümüzde, yeşil olmayan ama yeşil bina sloganıyla ortaya çıkan projeler ile benzer bir süreç yaşanacağını düşünüyorum. Örneğin; bakteri, virüs vs. tutmayan bir seramik üretildiği iddia edilebilir ve insanlara pazarlanabilir. “Malzeme bunu nasıl başarıyor?” sorusu tartışma yaratabilir. Tasarım kararları ve yapı malzemesinden çok mimarlık ofislerinin çalışma biçimini değiştireceğine inanıyorum.